Menü

ADS

26 Eylül 2011 Pazartesi

ÖSYM de Barkod Sistemi

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, başkasının yerine sınava girmeyi önleyecek "Barkod Sistemi"nin pilotdenemesini, bugün yapılan Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı'nda (TUS) uyguladıklarını bildirdi.

TUS'un Sonbahar Dönemi sınavı, ÖSYM tarafından bugün Ankara'da iki oturumda gerçekleştirildi.
Sınavın sabah oturumunda saat 09.30'da başlayan "Yabancı Dil Sınavı" 75 dakika sürdü. Öğleden sonraki "Bilim Sınavı"nın oturumu ise saat 13.30'da başladı ve sınav saat 17.00'de sona erdi.
-"Pilot uyguladık"-
Sınavın ardından açıklama yapan ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Demir, sınavların sorunsuz tamamlandığını söyledi.
Sınavlarda güvenlik önlemlerinin artırılması yönünde başlattıkları çalışmalarısürdürdüklerini dile getiren Demir, bu yönde üzerinde çalıştıkları
"Barkod Sistemi" uygulaması hakkında bilgi verdi. Demir, uygulamayla adayın sınava giriş belgesinde yer alacak barkod ile girişte adayın yoklamasının yapılacağını söyledi.
Demir, şunları söyledi:
"Arama sırasında güvenlik görevlilerinin el dedektörü kullanarak adayı aramasını istiyoruz. Başkasının yerine sınava girmeyi önlemek için de 'Barkod Sistemi'ni uygulayacağız. Sınava giriş belgesi üzerindeki barkod ile adayın yoklaması kapıda yapılacak. Adayın fotoğrafını da gösterecek uygulama ile güvenliksağlanacak. Pilot denemelerini bugün TUS'da uyguladık."
-"TUS Ankara dışında da yapılacak"-
ÖSYM Başkanı Demir, uzman doktor adaylarının TUS'un Ankara dışında yapılmasını talep ettğini de belirterek, sınavın bugüne kadar hep Ankara'da yapıldığını, ancak yönetmelikte buna ilişkin bir zorunluluğun bulunmadığını kaydetti.
Demir, "Bundan sonra sınav, Ankara'nın dışında İstanbul, İzmir gibi büyükşehirler ve talep durumuna göre doğuda da yapılabilecek" diye konuştu.
-Yabancı dil sınavı son kez uygulanacak-
Öte yandan, 1 Temmuz 2011 tarihli "Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" uyarınca mesleki yabancı dil sınavı 2011-TUS Sonbahar Dönemi'nde son kez uygulandı. TUS mesleki yabancı dil sınav sonuçları en son 2014 Sonbahar TUS'u için geçerli olacak.
ÖSYM de Barkod Sistemi,osym barkod,ÖSYM Barkod Sistemi,ÖSYM Barkot Sistemi,ÖSYM Barkod Sistemi Nedir

20 Eylül 2011 Salı

Türk simyacılar kimlerdir?

türk simyacılar, türk simyacılar kimlerdir | simyacilar kimlerdir, turk islam simyacilari, turk simyacilar, unlu simyacilar kimlerdir, unlu turk simyacilar,

Kayıtlara göre simya ile uğraşmış Türk bilimadamı mevcut değil, ancak simya ile ilgilenen İslam bilimadamları var. Onlar da:
Ebubekir el-Razi
Cabir İbn Hayyan
İbn Haldun



Bazı ünlü simyacılar ve çalışmaları

MÖ Yedinci yüzyılda yaşayan Thales , doğanın akıl ile anlaşılabileceğini savunmuş ve suyun dünyanın ana prensibi olduğunu iddia etmiştir. MÖ 610-545 yılları arasında yaşadığı düşünülen Anaximandros,apeiron diye adlandırdığı amorf bir prensibi ortaya atmıştır. Anaximenes ise her şeyin kökeninde hava olduğunu söylemiştir. Heraklit’e göre ise bu prensip ateştir.

MÖ 540–450 yılları arasında yaşayan Parmenides ise daha ilginç bir görüş geliştirmiş ve evrenin aslında Tek olduğunu ve farklı görüntüler aldığını savunmuştur. En büyük karakteristiği hareketli olması, devamlı form değiştirmesidir.

MÖ 485–425 yılları arasında yaşayan Empedokles için ise ateş, hava, su ve toprak maddeyi oluşturan dört elementtir ve aşk adı verilen çekim kuvveti ile Parmenides’in evrenine benzeyen evreni oluştururlar. Ancak Nefret adı verilen itim kuvveti ile itildiklerinde çözülmeler olur.

Dört element düşüncesinin Orta Çağlar boyunca varolan şekli kuşkusuz Platon’un ve özellikle de Aristo’nun eseridir. Platon elementleri geometrik formları ile ortaya koymaya çalışmıştır. Ancak simyadaki teori büyük ölçüde Aristo’nun teorisidir. MÖ 384–424 yılları arasında yaşayan Aristo, birçok konuda olduğu gibi dört element teorisi ile de Orta Çağ boyunca tek otorite olarak kalmıştır. Aristo’ya göre ilk madde çeşitli formlar alabilmektedir. Bu alınan formlar da bazı temel özelliklere bağlıdır. Bu özellikler dört tanedir: Sıcak, soğuk, kuru, ıslak. Buna göre
Ateş: Sıcak – Kuru
Hava: Sıcak – Islak
Su: Soğuk – Islak
Toprak: Soğuk – Kuru olarak özellik gösterirler. Bu da simyada kullanılmıştır.

Aristo ile olgunluğa ulaşan elementler teorisi ve Mısır kaynaklı simya İskender’in fetihleri ile beraber karşılaşma olanağı bulmuş ve bir senteze ulaşmıştır. Bu senteze doğu kökenli okültizm, Yahudi ve Hristiyan mistisizmi de karışarak, Orta Çağdan itibaren simyacıların temel teorilerini oluşturmuşlardır. Yunan-Mısır sentezi simya ile ilgili en önemli belge MS. 3’üncü yüzyıldan kaldığı sanılan Leyden papirüsüdür. Dördüncü yüzyıldan itibaren ise simya eğitimi yaygınlaşmıştır. Özellikle Panopolis’li Zosimus simyayı daha ritüelik bir hale getirmiştir. Bu dönemde, özellikle İskenderiye’de simya üzerine birçok eser ortaya çıkmıştır. Bu eserler arasında Hermes, İsis gibi tanrısal kişiliklerin yazdığı varsayılan eserlerin yanı sıra Keops gibi hükümdarların, Platon, Pythagoras, Tahles gibi filozofların ya da Zosimus gibi simyacıların yazdıkları söylenen eserler de vardı. Bunlar Felsefe taşından ve ölümsüzlükten de söz etmekte, aynı zamanda simyanın ezoterik yanını da ortaya koymaktaydılar. Simya daha sonra Bizans’ta da varlığını sürdürmüştür. İmparator Heraklius Simyayı desteklemiştir. Ancak Bizans’ta simya çok gelişememiş, daha sonra da Batıya geçmiştir.

Arapların Mısır’ı işgal etmesi, simyanın İslam dünyasına da girmesini sağlamıştır. Arap kültüründe İslam öncesinde simya hakkında yazılan eserler bilinmemekle birlikte, Mısır’ın işgalinden sonra bu konuda yazılan eserlerde bir patlama olmuştur. Bütün İslam dünyasında Arapça tek resmi dil olduğu için, eski Mısır ve Yunan eserlerinin Arapça’ya yapılan tercümeleri de bütün İslam dünyasına yayılmış, bu konuda çalışmaların çoğalmasını sağlamıştır. Müslüman simyacılar arasında en tanınmışı kuşkusuz Batıda Geber adıyla tanınan Abu Abdullah Cabir ibn Hayyan’dır. Cabir’den kalan eserlerin bir bölümü Corpus Jabirianus adıyla toplanmıştır. Çoğu kaybolan bu yazılarda simya kadar İslam’ın ezoterik açıklamalarının da varlığı bilinmektedir. Cabir bu yazılarda ezoterik bilgi vermesine rağmen olabildiğince açıklama yapmıştır. Simyanın Orta Çağ Avrupa’sına geçişi göreceli olarak daha geç olmuştur. Özellikle Arap istilaları ve Haçlı seferleri sırasında bu kültürle tanışan Batı dünyası Orta Çağın sonlarına doğru simya ile ilgilenebilmiştir. Simya anlamına gelen Alchemy/Alchimie sözcüğünün ve simyada kullanılan Alkol, Alambik, Elixir gibi sözcüklerin Arapça’dan gelmiş olması da bu kökeni ortaya koymaktadır. On üçüncü yüzyılın ilk yarısından itibaren Fransisken manastırlarında simya yaygınlaşmaya başlamıştır. Buradan Robert Grossetête tarafından Oxford’a da geçen simya, burada da popüler olmuş ve Robert Grossetête’in öğrencilerinden biri olan Roger Bacon da bu konuda oldukça sivrilmiştir. Simya kadar astroloji ve okült bilimlerle de ilgilenen Bacon sonunda kilisenin de dikkatini çekmiş ve bu yüzden hapse girmiştir. Daha sonra gizemli bir şekilde ortadan kaybolan Bacon, simyacıların ölümsüz olduğu konusunda rivayetlerin çıkmasına da neden olmuştur.

1240 – 1311 yılları arasında yaşamış olan ve Rosarium Philosophorum adlı eserin de yazarı olan Arnaud ve Villeneuve de bu konuda zamanının tanınmış isimlerindendir. Villeneuve simya kadar astroloji ve tıpla da uğraşmıştır. Eserleri ise ölümünden sonra yakılmıştır. Villeneuve’den etkilenen iki Fransisken de simya konusuyla ilgilenmişlerdir, bunlar Raymond Lulle ve Jean de Rupescissa’dır. Fransiskenler kadar Dominikenler de simya ile ilgilenmişler ve 1193-1280 yılları arasında yaşayan ve Büyük Albert adıyla da anılan Albert de Bollstaedt Dominikenlerin arasından çıkmıştır. Her şeye rağmen On üçüncü yüzyılın sonuna kadar simyacılar manastırlarda rahat rahat simya ile ilgilenebiliyorlardı. Ancak zamanla simya kilisenin tepkisini çekmeye başlar. Bu arada manastırlar dışında da simya ile ilgilenen kişiler türerler. Artık Hermes’in bilimi ile kilise karşı karşıya gelmeye başlar. Ancak Kilise önlemini almakta gecikmez; 1317’de Papa Jean XXII bir karar yayınlayarak (Spondent quas non exhibent) sahte altın yapanları ve simyacıları mahkûm eder. Buna göre simyacılar fazlasıyla çoğalmışlardır.

Bu sırada gizemli bir kişinin simyanın sırlarını bulduğu konusunda bir rivayet yayılmıştır. Bu kişi Nicolas Flamel’dir. 1330 – 1418 yılları arasında yaşadığı söylenen Flamel, söylentiye göre “Yahudi Abraham” isimli, simyanın sırlarını veren bir kitap bulmuş ve yıllarca karısı Pernelle ile uğraşarak buradaki şifreleri çözmüş ve bu sanatın sırrına vakıf olmuştur. On beşinci yüzyılda gelişen simyada döneminin en önemli isimlerinden biri de Basil Valentin’dir. Yaşamı hakkında tam bir bilgiye sahip olamadığımız Valentin özellikle “On iki Anahtar” isimli eseri ile ünlüdür. Simya Rönesans ile birlikte en yüksek noktasına ulaşmış ve bu dönemde Kabala, büyü, Yeni Plantonculuk gibi diğer ezoterik doktrinler de simyaya katkıda bulunmuştur. Bu dönem ayrıca Rose-Croix gibi gizli örgütlerin de ortaya çıktığı bir dönemdir. Bu dönemde Denis Zachaire, John Dee gibi ünlü simyacılar da ortaya çıkmıştır.

Dönemin en önemli ismi kuşkusuz 1493 doğumlu Paracelsus’dur. Maceralı bir hayat yaşadıktan sonra 1541 yılında hayata gözlerini yuman Paracelsus, kariyerine önce doktor olarak başlamış, birçok maceradan sonra şifacılığı ile ün kazanmıştır. Doktor olmasına rağmen, simyanın tıptan ayrılamayacağını söylemiş ve doğa ve insan üzerine çalışmıştır. Macrocosmos ve microcosmos üzerine düşünce sistemini kuran Paracelsus, tuz, kükürt, cıva ile ruh, can, beden ilişkisini de savunmuştur. Ezoterik düşüncenin ifadelerini iyi bir biçimde ortaya koyan Paracelsus , Rose-Croix örgütünü de büyük ölçüde etkilemiştir. On yedinci yüzyılda simya ile ilgili çalışmaların büyük bölümü Rose-Croix tarafından yapılmıştır. İngiltere’de de Robert Fludd bu düşünceyi sistematize etmiştir. On yedinci yüzyıl sonundan itibaren ise okült bilimlere olan ilgi yavaş yavaş azalmış, materyalizm ön plana geçmiştir. Eski öğretiyi savunan örgütlerin varlığını sürdürmesine rağmen simya artık popülerliğini yitirmiştir. Günümüzde simya artık mistik/ezoterik anlamı ile sürmektedir. Ezoterik düşünceler çağlara göre farklı şekillerde ortaya çıkabilir, simya da bunun özel bir türüdür. Zamanın doldurmuş ancak ezoterik içeriği ve sembolizmi ile yaşayan, tarihçilerin ilgisini çeken bir düşüncedir.

19 Eylül 2011 Pazartesi

Ana fikir ve yardımcı fikir nedir, nasıl yazılır?

ana dusunce nedir, ana fikir nasil bulunur, ana fikir nedir nasil bulunur, yardimci dusunce nasil bulunur, yardimci fikir nedir
PARAGRAFTA DÖRT ANA UNSUR VARDIR:

A) KONU: (Paragraf ne anlatıyor?)
Örnek:
Sanatçıların tenkit yazılarına bakış açılarını…
Divan ve Halk Edebiyatlarının benzeştiği yönleri…
Şiirin insan hayatını etkilediğini…

B) ANA DÜŞÜNCE (ANA FİKİR): (Paragraf niçin anlatıyor?)
*Paragrafta asıl vurgulanan, öne sürülen, savunulan düşüncedir.
*Temel yargıdır.
*Yazarın bize iletmek istediği mesajdır.
*Paragrafta cümle olarak yer alabileceği gibi, paragrafın tamamından da çıkarılabilir.

Örnek:
Okuma alışkanlığı edinmenin belli bir eğitim gerektirdiğini anlatmak için yazılmış.
Kısa ve özlü yazmanın güç olduğunu vurgulamak için yazılmış.

C) YARDIMCI DÜŞÜNCELER (YARDIMCI FİKİRLER, YAN DÜŞÜNCELER)
*Ana düşünceyi destekleyen, tamamlayan; ana düşüncenin açıklanmasını sağlayan, konuyu geliştiren düşüncelerdir.
*Özellikle olumsuz soru tipleri yardımcı düşüncelerle ilgilidir.

Örnek:
Paragrafa göre yazarın yazılarında aşağıdaki niteliklerden hangisi yoktur?
Aşağıdakilerden hangisi Sait Faik'in anlatmak istediğine ters düşer?
Paragraftan aşağıdaki sonuçlardan hangisi çıkarılamaz?

Çözüm:
*Bu tip sorularda dört şık yardımcı düşünceleri içerir. 5. şık ise ana ve yardımcı düşüncelerle alakalı olmayan, çelişen, uyuşmayan şıktır.

D) ÜSLUP: (Paragraf Nasıl Anlatıyor?)
*Sanatçının, sözcükleri seçiş ve kullanış tarzıdır.
*Sanatçının “anlatım tarzı”dır.
*Üslupla, içerik karıştırılmamalıdır.
*Her sanatçının özgün bir üslubunun olması beklenir.

Örnek:
Sanatçının, kısa cümleler kullanması, sıfatlara çokça yer vermesi, mecaz anlamlı kelimeleri tercih etmesi “üslup” ile ilgilidir.

18 Eylül 2011 Pazar

Üç Yusuf, Üç Rüya, Üç Gömlek

Sende Yusuf'un tuzağına değer bir şey var mı?
Dediğince Geylani'nin:"Kalb, Allah'la olursa, Hakk onu sebeplere ve halka bırakmaz. Sebeplerle alışverişini keser. İşe yaramazların tezgahına yormaz....

Yusuf dedi: "Biz metaımızı kimde bulursak, onu alırız..." [Yusuf, 12/79] Kıssada Yusuf'un tuzağının bir parçasıydı bu sözler.. 
Güzellerin eline geçmek istiyorsan, o güzellere layık bir dane olmalısın.
Hakk ki kendini "tuzak kuranların en hayırlısı" ilan etti, Yusuf'un ağzından bize böyle seslendi. Kardeşi Bünyamin'i yanına alabilmek için, yükleri arasına "bizim metaımız" dediği "saraylı bir kap" yerleştirdi.  Böylece Bünyamin kardeşlerinden temyiz edilecek, o alınacak, kardeşleri bırakılacaktı..
Rabbimiz de bize demek ister ki: "Sizi varlık kıtlığından çıkarıp, insanlık yükünü omuzlarınıza yükledim. Emanetim sizde. Hiç hak etmediğiniz halde, Benim muhatabım oluverdiniz. Hiç hakkını veremeyeceğiniz halde, Benimle sonsuz birlikteliğe aday oluverdiniz. Ama içinizde bana Bünyamin olacakları alırım yanıma... Yüklerinizi yüklenip ardınızı Bana döndüğünüz halde, ardınız sıra haberciler yetiştirdim. 'Yükleriniz içinde metaımız var' diye elçiler ve Kitap'lar gönderdim. Kalbiniz bana ait. Yalnız Beni sevmeye ayarlı. Yalnız Benimle razı olmaya razı. Sadece Beni anarak tatmin olur."
Şaşırdık hepimiz bu çağrı ile.. Çoktan dünyaya razıydık. Ötesini istemekten vazgeçmiştik. Fazlasını yanımızda bulacağımıza dair ümitlerimiz sönmüştü. Dünyayı yüklendiğimiz develerimizi durdurduk. Çoğaltma, biriktirme tutkumuzun iplerini gevşetip çözdük... Hırslarımızı doldurduğumuz yü(re)klerimizi omzumuzdan indirdik, istemeye istemeye.. Geri çağrılı olduğumuzu duyar gibi olduk.
"Sonunda O'na döneceksiniz!" gerçeği ile didik didik edildi yüklerimiz. Bir tek Bünyamin'lerin yükünde çıktı kalb. İmanla dirilmiş kalp. Tevhidle kanlanmış kalp. Havf ve reca ile, korku ve ümitle bir kasılıp bir gevşemiş kalp.. 
Dediğince Geylani'nin:"Kalb, Allah'la olursa, Hakk onu sebeplere ve halka bırakmaz. Sebeplerle alışverişini keser. İşe yaramazların tezgahına yormaz. Düşük hallerini ayağa kaldırır. Rahmetinin kapısında oturtur. Lutfunun baş köşesinde uyutur." Dediği gibi Hakk'ın: "Allah müşteridir müminlerin "Ben" dediğine ve "Benim" dediklerine, karşılığında cenneti vermek üzere..." Kendini "mümin" bilenin her hali, her işi, her sözü, her susması, her edası, her bakışı, her yürüyüşü, her duruşu... Allah'ı müşteri edercesine kıymetlidir, paha biçilmezdir.. Bünyamindir onlar.. Yusuf'ça güzellerin tuzağına layık daneler taşırlar içlerinde, işlerinde... Kalbin, Yusuf'un Rabbinin alıkoymasına değiyor mu? O'nun metaı var mı göğsünde? Dön de bir bak...
Size bir tuzak kurduk: Yükleriniz arasındaki "saraylı kap"ı göresiniz diye.
ÜçYusufÜçRüyaÜçGömlek kitabımız çıktı. "Kimse sınanmadığı günahın masumu değildir" gerçeğini bir kez daha hatırlatmak için. Kıssaların tarih olmadığını, Kur'ân'ın geçmiş zaman anlatıcısı gibi okunmayacağını uygulamalı göstermek için. En önemlisi de "Yusuf ile Züleyha aşkı"nın köpürtülmüş detaylarına hapsedilmiş, "masal kuyusu"na itilmiş, "hakikat gömleği yırtılmış" Yusuf Kıssası'nı özgür kılmak için.
Senai Demirci - Haber 7
senaidemirci@gmail.com

Felç riskine karşı elma ve armut...

Hollandalı uzmanların yaptığı bir araştırmaya göre yüksek miktarda ''beyaz etli'' meyve ve sebze tüketiminin felç riskini azalttığı açıklandı.

Hollandalı uzmanların ''Stroke'' dergisinde yayımlanan araştırması, elma, armut, muz ve karnabahar gibi beyaz etli meyve ve sebzelerin felç geçirme riskini yüzde 52 oranında azalttığını ortaya koydu.
Yaklaşık 20 bin kişinin beslenme alışkanlıkları ve sağlık durumlarını 10 yıl boyunca gözlemleyen uzmanlar, günlük beyaz etli meyve ve sebze tüketiminde yapılacak 25 gramlık bir artışın, felç riskini yüzde 9 aşağıya çektiğini keşfetti.
Araştırmaya katılanların yediği meyve ve sebzeleri de sınıflandıran uzmanlar,katılımcıların yarısından fazlasının elma ve armudu sıklıkla tükettiğini belirledi.
Araştırmayı yürüten ekipte bulunan Wageningen Üniversitesi'nden beslenme uzmanı Linda Oude Griep, elma ve armudun yüksek miktarda lif ihtiva ettiğinin bilindiğini, ancak beyaz etli meyve ve sebzelerin içeriğindeki önemli besleyici maddeleri ortaya çıkarmak için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini kaydetti.
Öte yandan uzmanlar, beyaz etli meyve ve sebze tüketiminin yararlarına dair bu bilgilerin, insanları diğer renkteki meyve ve sebzeleri yemekten alıkoymaması gerektiğini ifade etti.
Araştırmacılar, sağlıklı ve dengeli beslenmenin, doymuş yağ ve tuz kullanımını azaltmanın, düzenli sporun ve tansiyonu kontrol atında tutmanın felç riskini azaltmada etkili faktörler olduğunu vurguladı.

16 Eylül 2011 Cuma

İslam büyükleri Allah'a nasıl dua ederdi?

Yüce Allah'a yakın olan büyük insanlar, tenhada ve halkın içinde her daim Allah'la olurlardı.İhtiyaçları olduğunda veya bir şeyden sakındıklarında değil, her an Yüce Allah'a yalvarırlardı.

Nimet geldiğinde yalvarışlarını ve tövbelerini çoğaltırlardı. Sıkıntı geldiğinde yalvarışlarını semaya iletirlerdi. Allah onlara dünyevi bir sevinç verdiğinde, dualarının, yakarışlarının arttığını görürdünüz.
Onlar ihtiyaç anında yalvarıp rehavet anında dua cümlelerini terk edenlerden değillerdi. Onları dua ederken görseydiniz, cehenneme atılacağından emin olan bir günahkâr zannederdiniz.
Yalvarışlarına kulak verseydiniz, biraz sonra idam sehpasına çıkacak bir suçlunun itiraflarını dinliyorsunuz sanırdınız. Gözyaşlarını görseydiniz, dünyanınbütün günahlarını işlediğini zannederdiniz.
Namazlarını görseydiniz, son nefesini vermeden kefene bürünüp kabrine bakınan bir insanın heyecan ve endişesini gözlemlerdiniz.
Onların semaya uzanmış dua avuçlarını görseydiniz, "emanına, güvenine ve kapına sığınmışım ey Rahim" diyen bir itirafçının halini seyreder gibi olurdunuz. Kendi dualarınızdan ve yalvarışlarınızdan utanırdınız. Sıkılırdınız.
Kişi içten geldiği gibi dua etmelidir.
İç âlemini, diline döküp yalvarmalıdır.
Bunu yaparken; yalın, açık ve net dua etmelidir. Hissetmelidir. Gerçekten istemelidir.
Günahından tövbe etmek niyetiyle dua ediyorsa, gerçekten pişman olarak dua etmelidir. Yoksa bunu yapmadığında; "Allahım cehennemden sana sığınıyorum, beni ateşten koru, beni kabir azabından sakındır" demesinin bir anlamı olmaz.
Bir şey arzu edip de bunun duasını yaptığında, arzu ettiğini gerçekten de arzu etmelidir. Ve arzu ettiğini elde edecek uygun ortamı sağlamalıdır. Ne demek ortamı sağlamak. Yani şu; Cenneti istiyorsan cenneti hak edecek işler yapmalısın.

Allahın sevgisini istiyorsan o sevgiye layık olacak bir halle huzura durman lazım.
Şefaat istiyorsan, şefaatini talep ettiğin Peygamber'in (s.a.v.) yolunu takip etmen lazım. içten dua, hak edilen dua, kabul edilecek dua derken işte bunu kastediyoruz.
Huzura öyle bir duracaksın ki, huzurunda olduğun büyük Zat -Yüce Allah- benim bu kulum affımı, kabulümü hak etti, desin. Ve senin yürekten yaptığın duayı kabul etsin.
Duanın kabulü için elbette ki kalbini ve dilini temizleyeceksin.
Kalbini Allahın sevgisiyle dolduracaksın.
Kalpte hem Allah sevgisi, hem şeytan sevgisi bir arada olur mu? Kalbini Allahın gayrisinden uzaklaştıracaksın.
Çirkin sözle bozduğun dilini, temizleyeceksin. Daha demin başkasına hakarette kullandığın dilini ve ağzını şimdi Yüce Allah'a yalvarmada kullanırsan, ne kadar samimi olabilirsin?
İçki içmiş ve yerlere serilmiş bir sarhoşun "Allah" dediğini gördüğünde; oturup başını dizine koyan ve ağzını yıkamaya çalışan Allah dostunun yaptığı bu değil miydi? Bu ağız Allah derken, içki kokmamalıdır, bu sarhoş, bu haldeyken kendini temizleyemez, bari ben onu temizleyeyim diyen yürek, aradığımız yürektir işte.
Büyükler Yüce Allah'a yalvarırken neden sakınırlardı ve neyi arzu ederlerdi. Bakın nasıl yalvarıyorlardı:
Hz. Ebu Bekir yalvarırken ne derdi; "Allahım! Bana sarsılmaz bir iman nasip et. İmanımda yakin olmamı nasip et. Sıhhat, afiyet ve halis niyet nasip et."
Hz. Ömer yalvarırken ne derdi; "Ya Rabbi! Amelimi salih amellerden eyle. Bana öyle bir ihlas nasip et ki, ibadet yaparken ibadetimin ve niyetimin içinde senden başka kimsenin payı olmasın." "Allahım! Bize afiyet ver. Bize dirlik ve düzen ver.
Allahım bizi affet." "Allahım! Şehid olacaksam benim ölümümü ömründe bir kez namaz kılmış veya bir kez imanla secde etmiş bir insana nasip etme ki, yaptığı o secdeyi ve kıldığı o namazı öne sürerek kıyamet gününde senin huzurunda benimle mücadele etmesin." Ve gerçekten de böyle oldu. Ateşe tapan -bir mecusi- Hz. Ömer'i namazdayken arkasından hançerleyerek şehid etmiştir.
Hz. Ali yalvarırken ne derdi; "Allahım! Biliyorsun ki benim günahlarım sana zarar veremez. Ve biliyorum ki, senin bana rahmetinle muamele etmen senin rahmetinden bir şey eksiltmez."
Hz. Bilal yalvarırken ne derdi; "Allahım! Günahlarımı bağışla. Hastalandığım günlerimi de günahlarımdan bir özür ve fidye olarak kabul et."
Hz. Fadala yalvarırken ne derdi; "Allahım! Senden kaderime razı olmayı ve öldükten sonra cennette rahat yaşamayı istiyorum. Allahım senin cemalini görmeyi, sana kavuşmayı ve bunun zevkini tatmayı istiyorum. Ya Rabbi! Yönümü ve yüzümü değiştirecek sıkıntılardan ve beni yoldan çıkarıcı imtihanlardan senin rahmetine sığınıyorum."
Hz. Abdurrahman bin Avf yalvarırken ne derdi; "Allahım! Beni nefsimin cimriliğinden muhafaza et. Çünkü nefsimin cimriliğinden ve açgözlülüğünden korunmuş olursam, ne hırsızlık yaparım ve ne de zina ederim. Ne de başka günah işlerim."
Hz. Abdullah bin Mes'ud yalvarırken ne derdi; "Ya Rabbi! Senden şirke bulaşmamış bir iman istiyorum. Ya Rabbi senden bitmez ve tükenmez cennetin nimetlerini istiyorum. Ya Rabbi senden elçin ve Peygamberin Hz. Muhammed'e (s.a.v.) komşuluk istiyorum."
Hz. Ömer'in oğlu Abdullah'ın yalvarması; "Allahım! Beni İslam üzerine yaşat. Sana ve Peygamberine itaat etmeyi nasip eyle. Allahım! Beni seni sevenlerden, Peygamberlerini, meleklerini ve iyi kullarını sevenlerden eyle. Ya Rabbi, beni Yüce zatına, meleklerine, Peygamberlerine ve iyi kullarına sevdir. Ya Rabbi cennete gidecek yolu bana kolaylaştır.
Beni cehenneme itecek bütün yollardan uzak tut.
Bu yolların tümünü kapat. Beni dünyada ve ahirette affet. Bağışla. Beni takvada önder kıl. Ya Rabbi, sen Kur'an'ında (Mümin, 60) şöyle buyurmuştun; "Bana dua edin ki ben de sizin duanıza cevap vereyim." İşte ben, senin bu sözüne güveniyorum. Senin sözünden caymayacağını biliyorum. Ya Rabbi bana lütfettiğin İslam'ı benden çekip alma. Ben ölünceye kadar beni dinin üzerinde sağlam tut. beni Müslüman olarak öldür Ya Rabbim..."
Onların dünyasında, korku, endişe ve istekler buydu işte. Ya sizin dünyanızda istekleriniz, endişe ve korkularınız nedir? Bunu bir tartar mısınız?
NİHAT HATİPOLU / SABAH

13 Eylül 2011 Salı

Plastik şişelerin zararları nelerdir?

Aşağıda okuyacağınız satırlar pek hoşunuza gitmeyebilir. Kendinizi kötü, hatta rahatsız hissedebilirsiniz. “İyi de, ne yapacağız” diyebilirsiniz. Çünkü ben de aynen sizin söylemeniz muhtemel bu cümleyi söyledim, aynen bu yazdıklarım gibi hissettim. Yine de sizleri sevdiğim için, bunları yazmak zorundayım.

Önceki gün, bir yakınımın ameliyatı için, Türkiye’nin önemli hastanelerinden birindeydim. Ameliyat sonrası, alanında Türkiye’nin değil, dünyanın en iyilerinden biri ve çok da eski dostum olan doktorumuz geldi. Ameliyatla ilgili bilgi vermek üzere. Konuşurken, önümdeki masada duran “pet” şişeyi alıp açtım ve bardağıma su doldurmaya başladım. Profesör doktor uzandı. Elimden pet şişeyi aldı. Suyu doldurduğum bardağı aldı. Görevliyi çağırdı. Pet şişeyi çöpe atmasını, bardağı da lavaboya boşaltmasını söyledi. “Benim dolabımdan cam şişede bir su getirin” dedi.


“Ne oldu hocam, sular zehirli de bizim haberimiz mi yok” dedim şaşkınlıkla. “Keşke zehirli olsa. Panzehiri olur, ilacı olur. Bunlar zehirden beter” dedi ve anlattı. “Son yıllarda kanser olaylarında büyük patlama yaşanıyor. Çok ileri yaşlarda ortaya çıkması gereken bazı kanser türleri, çok erken yaşlarda görünür oldu. Yaşlılarda görülecek lenfomalar, gencecik insanlarda peydahlanıyor. Kemik kanserleri, kemik iliği tümörleri sık sık karşımıza çıkıyor.” “Biliyoruz hocam. Çevre koşulları, hormonlu gıdalar. Her şey kanserojen” dedim. “Evet” dedi. “Bu pet şişeler hepsinden daha kanserojen.” “Bütün dünya kullanıyor” dedim. “Medeni ülkeler giderek daha az kullanıyor” dedi. “Bu pet şişelerdeki sular 2 haftadan uzun süre şişede kaldığı zaman, şişenin içindeki zararlı maddeleri çözüyor ve suya karışmasına neden oluyor. Bunlar hücre yapılarına çok ağır zararlar veriyorlar. Her gün yavaş yavaş bozuyorlar.

Pet şişelerin ömrü iki hafta
Eğer iki haftalıktan daha yeniyse bunun içindeki su, iç. Ama iki haftalıktan daha eski ise içme.” Hemen önümdeki açılmamış pet şişeyi aldım. 2 aylıktı ve son kullanma tarihi olarak 10 ay sonrayı gösteriyordu. “Bu şişeler kısa süreli saklama için uygun. Ama uzun süreli saklamalarda çok zararlı.” “Peki ne yapacağız?” dedim. “Cam şişe kullanacağız. Cam şişede su alacağız. Her türlü gıdayı cam şişe içinde talep edeceğiz.

Hem çevreye daha az zararlı, hem de sağlığımıza.” “Maliyeti yüksek ama” dedim. “Kanserin tedavi maliyeti daha mı düşük? Aksine çok daha yüksek. Bütün hayatın boyunca cam şişe kullansan, bir kanser tedavisinin onda biri maliyeti bulmaz. Artık kanserleri büyük ölçüde tedavi edebiliyoruz ama yüksek maliyetli oluyor. Hastayı da harap ediyor.” “Hadi küçük şişeleri cam şişede hallettik, ya damacanaları ne yapacağız.

Onlar da pet benzeri bir madde değil mi?” Profesör doktor daha da kötü konuştu. “Oradaki sorun daha büyük. O damacanalar birden fazla kez kullanılıyor. Ve onları temizlemek için, deterjanla yıkanıyor genelde. İçinde kalan deterjanı temizlemek için en az üç damacana su kullanmak gerek. Sen o damacanaların üç damacana suyla yıkandığını düşünüyor musun?” diye sordu. “Düşünmüyorum” dedim. “Demek ki damacanadaki suyla birlikte deterjan da içiyoruz” dedi. Çocukluğumu hatırladım. İstanbul’da hasıra sarılmış cam damacanalar içinde Beykoz’dan gelme sular satılırdı. “Eskiden vardı cam damacanalar” dedim.

Tek çare cam şişeye dönmek
“Talep edelim yine olur. Cama dönmekten başka çare yok. Yoksa her gün kendimizi bile bile öldürüyoruz. Sigara içme kanser olursun kampanyaları yapılıyor. Bunların yanında sigara masum kalır” dedi. İçim karardı doğrusu. Ama artık eve pet şişe sokmama kararı aldım. Bu kararı da sizinle paylaşmam gerektiğini düşündüm. Hepimizin çocukları için.

Fatih Altaylı

10 Eylül 2011 Cumartesi

2011-2012 eğitim öğretim yılı çalışma takvimi indir

2011-2012 2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi indir,2011-2012 2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi 2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi download,2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi ara,2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi bul,2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi sunusu,2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi oku,2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi izle,2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi açıklaması indir,2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi dosyasını indir,2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi açıklaması,2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi Şiirleri,2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi nedir?



İndirmek için tıklayyın...

Memurlara toplu sözleşme hakkı ekimde

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, memurlara toplu sözleşme imkanı getirecek yasal düzenlemenin Ekim ayının ikinci haftasında çıkarılacağını belirterek memurları sevindirdi. 
Bakan Binali Yıldırım, İzmir Valisi Cahit Kıraç, AK Parti milletvekilleri İlknur Denizli, Nesrin Ulema ve Hamza Dağ ile Memur Sen İzmir İl Temsilciliğini ziyaret etti. Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, Memur Sen İzmir İl Temsilcisi Abdürrahim Şenocak'ın memurlara toplu sözleşme olanağı getirecek yasal düzenlemenin bir an önce yapılması talebini değerlendirdi. Yeni anayasada toplu görüşmenin kalktığını, toplu sözleşmenin geldiğini, uyum yasaları çıkarılamadığı için toplu görüşme de toplu sözleşme de yapılamadığını, bir hukuki boşluğun olduğunu belirten Yıldırım, şöyle konuştu: ''Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, sosyal taraflarla bir araya gelerek bu konuyu görüştüler, az önce sayın Faruk Çelik'ten teyit aldım. Ekim ayının ikinci haftasında toplu sözleşme ile ilgili ikinci düzenleme yani anayasadan sonraki yasal düzenleme çıkmış olacak Meclis'te. Böylece bu sene bitmeden toplu sözleşmeyi de kamuda çalışan memurlar, sendikalar marifetiyle, kamu idareleriyle gerçekleştirmiş olacaklar. Böylece örgütlü toplum, örgütlü çalışma hayatıyla ilgili çok ciddi bir adımı da atmış olacağız.'' AA

Etiketler: binali yıldırım çalışma ve sosyal güvenlik bakanı faruk çeliktoplu sözleşme memura toplu sözleşme

8 Eylül 2011 Perşembe

2011 2012 Din kültürü ve ahlak bilgisi 1. dönem senebaşı bölge zümresi


 2011- 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

GAZİOSMANPAŞA İLÇESİ

DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ ZÜMRE ÖĞRETMENLER

TOPLANTI TUTANAĞI
TOPLANTI TARİHİ           


TOPLANTI SAATİ       

              

TOPLANTI YERİ                            


TOPLANTIYA KATILANLAR 

 GÜNDEM:

1
-
Açılış.
2
-
Talim ve Terbiye Kurulu'nun 30.12.2010 Tarih ve 328 Sayılı Kararı İle Kabul Edilen Yeni İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4-5-6-7-8.sınıflar) Öğretim Programının İncelenmesi
3
-
Yıllık ders planları
4
-
2010-2011 öğretim yılının ve zümre öğretmenler tutanağının incelenmesi.
5
-
Öğrenme, öğretme yöntem ve teknikleri
6

-
Yazılı sınavlar ile proje ve performans ödevleri
7

-
Kaynak araç ve gereçler.
8

-
Yeni Öğretim Programına Göre Öğrenme Alanları ve Üniteleri ile Yıllık ve Günlük planların derslere nasıl yansıtılacağının tespiti
9

-
Diğer zümre öğretmenleri ile işbirliği
10

-
Atatürk ilke ve İnkılâplarının plan ve programlarda yer alması
11


Dilek ve temenniler.

GÖRÜŞMELER:

1- Açılış:
Toplantı, Saygı duruşu, İstiklal Marşı’nın okunması ve zümre başkanı Ahmet BALABAN tarafından, 2011-2012 Eğitim-Öğretim yılının başarılı olması dilekleriyle açılmıştır.
             
2- Talim ve Terbiye Kurulu'nun 30.12.2010 Tarih ve 328 Sayılı Kararı İle Kabul Edilen Yeni İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4-5-6-7-8.sınıflar) Öğretim Programının İncelenmesi:

Hamdi YILDIRIM, Talim ve Terbiye Kurulu'nun 30.12.2010 Tarih ve 328 Sayılı Kararı İle Kabul Edilen Yeni İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4-5-6-7-8.sınıflar) Öğretim Programını okuyarak genel olarak programın yapısı hakkında aşağıdaki bilgileri verdi.

Talim ve Terbiye Kurulunun 28.12.2006 tarih; 410 sayılı kararı ile yürürlüğe giren ve 2007-2008 Eğitim-Öğretim yılından bu yana uygulamakta olduğumuz Öğretim Programına artık veda etmiş durumdayız.
Bu Eğitim-Öğretim yılından itibaren gerek ilköğretim okullarında gerekse liselerde Talim ve Terbiye Kurulu tarafından 30.12.2010 tarih;  328 sayılı kararı ile kabul edilen yeni eğitim-öğretim programının uygulanmasına geçilecektir.

Eski öğretim programı ile yeni uygulayacağımız öğretim programı arasındaki gözüme çarpan temel farklar kısaca şöyledir:
4. Sınıf konularına baktığımız zaman göze çarpan belirgin hususların şunlar olduğunu görüyoruz:

- İnanç ve İbadet ünitelerinde herhangi bir değişiklik olmadığını görüyoruz.
- Hz.Muhammed Ünitesinde ise. “Hz. Muhammed’in Çocukluk ve Gençlik Yıllarındaki Erdemli Davranışları” konusunun alt başlıklarının kaldırılarak tek bir başlık altında toplandığını görüyoruz.
- Kur’an-ı Kerimi Tanıyalım Ünitesinde ise bir değişiklik olmamış ancak ünitenin sonuna geçen yıl 5. sınıflarda bulunan “Bilge İnsan: Hz. Lokman” Kıssası eklenmiştir.
- Sevgi Dostluk ve Kardeşlik Ünitesinde ise önceden 6 olan konu başlığı 5 e indirilmiş “Yaşatmak Sevgi İşidir” konusu kaldırılmıştır.
- Aile ve Din Ünitesinde ise herhangi bir değişiklik göze çarpmamaktadır.
5. Sınıf konularına baktığımız zaman ise;

- Allah İnancı ünitesinde; geçen yıl 10 tane olan konu başlığı bu sene azaltılarak 5 e düşürülmüştür, sadeleştirilmiştir.
- İbadet Konusunda Bilgilenelim ünitesinde ise bir değişiklik söz konusu olmamış sadece "Kültürümüzde Dua Örnekleri" isimli bir konu eklenmiştir.

- Hz. Muhammed ve Aile Hayatı Ünitesinde ise konu başlıkları sadeleştirilmiş ve ünitenin sonuna “Okuma Metni: Hz. Peygamberin Hz. Hasan Ve Hz. Hüseyin Sevgisi” eklenmiştir.
- En fazla değişiklik ise dördüncü ünitede olmuştur.  Geçen yıl  “Kur’an’da Kıssalar” başlığı altında olan bu ünite tamamen kaldırılmış ve bu ünitede yer alan kıssalar bütün sınıflara dağıtılmıştır.
Kaldırılan bu ünite yerine geçen sene 6. Sınıfların müfredatında yer alan “Kur’an-ı Kerim’in Temel Eğitici Nitelikleri Ünitesi”  konulmuştur. Ancak “Allah-İnsan; Allah-Evren” gibi konular konulmamış, sadeleştirilmiştir.  Ayrıca “Allah’ı Arayan İnsan: Hz. İbrahim” kıssası yine bu ünitede yer almaya devam etmiştir.
- 5. Ünite olan Sevinç ve Üzüntülerimizi Paylaşalım da ise genel olarak bir değişiklik görünmemektedir. Sadece  "Nevruz ve Hıdrellez" isimli bir konu eklenmiştir.

- 6. Ünite Vatanımızı ve Milletimizi Seviyoruz da ise herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.

 6. Sınıf konularına baktığımız zaman ise;

- Peygamberlere ve İlahi Kitaplara İnanç Ünitesinde; Peygamberlerin Nitelikleri tek bir başlık atında toplanmış ve “Kur’an’da Adı Geçen Peygamberler” konu başlığı kaldırılmıştır.
İlahi Kitaplar konu başlığı ise bölümlere ayrılmamış tek bir başlık altında bütün kitaplar açıklanmıştır.
- Namaz Ünitesinde ise herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
- Son Peygamber Hz. Muhammed Ünitesinde herhangi bir değişikli yoktur.
- En büyük değişiklilerden biriside 4. Ünitede olmuştur. Geçen yıl okutulan “Kur’an-ı Kerim’in Temel Eğitici Nitelikleri Ünitesi”  biraz sadeleştirilerek 5. Sınıflara kaydırılmıştır.
Kaldırılan bu ünitenin yerine ise yeni bir konu başlığı eklenmiş: ”Kur'an-ı Kerim'in Ana Konuları” adı altında.

Bu ünite 4 başlık altında toplanmıştır: İnanç, İbadet, Ahlak ve Kıssalar. Sabır Örneği: Hz. Eyüp” kıssası ise bu ünitenin sonunda yer almaktadır.

            - 5. Ünite olan İslam’ın Sakınılmasını İstediği Bazı Davranışlar Ünitesinde ise herhangi bir değişiklik göze çarpmamaktadır.
- 6. Ünite olan İslamiyet ve Türkler Ünitesinde bir değişiklik görünmüyor. Ancak Türkler Arasında İslam’ın Yayılmasında Etkili Olan Bazı Şahsiyetler konusunun altına yeni bir şahsiyet “Ali er-Rıza” eklenmiştir.
7. Sınıf konularına baktığımız zaman ise;

- Melek ve Ahiret İnancı Ünitesinde herhangi bir değişiklik görünmemektedir.
- Ramazan Ayı ve Oruç İbadeti Ünitesine ise yeni bir başlık olarak "Muharrem Orucu" eklenmiş.

- Bir İnsan ve Peygamber Olarak Hz. Muhammed Ünitesinde ise herhangi bir değişiklik yoktur.

- 7. sınıfların dördüncü ünitesi olan "Kuran'da Akıl ve Bilgi" ünitesi 8.sınıflara taşınmıştır.

- 8.sınıflarda yer alan "İslam Düşüncesinde Yorumlar" ünitesi ise 7.sınıflara taşınmış ve bir çok konu başlığı eklemesi yapılmıştır.

 Tasavvufi yorumlar konusu Yesevilik, Kadirilik, Nakşibendilik, Mevlevilik ve Alevilik-Bektaşilik gibi konu başlıklarına ayrılmıştır.

 Alevilik-Bektaşilik konu başlığı altında 6 tane ara başlık açılmıştır.

- 7.sınıflarda bulunan "İslam Dinine Göre Kötü Alışkanlıklar" konusu 8.sınıflara taşınmış. Ünite içeriklerinde bir değişiklik yapılmamıştır Buna karşılık 8.sınıflarda yer alan "Din ve Güzel Ahlak" Ünitesi ise 7.sınıflara taşınmıştır

- 6.Ünite olan Kültürümüz ve Din de ise herhangi bir değişiklik olmamıştır.

8. Sınıf konularına baktığımız zaman ise;

- Kaza ve Kader Ünitesinde göze çarpan bir değişiklik yoktur.
- Zekât, Hac ve Kurban Ünitesinde ise Zekatla ilgi alt başlıklar tek bir başlık altında toplanmış ve sadeleştirilmiştir.
- Hz. Muhammedin Hayatından Örnek Davranışlar Ünitesinde ise geçen sene 11 olan konu başlığı bu sene 9 a indirilmiştir.
- Dördüncü ünite ise tamamen değişmiş olup geçen sene okutulan “İslam Düşüncesinde Yorumlar” Ünitesi 7. Sınıfa kaydırılmıştır.
Onun yerine ise geçen sene 7.sınıflarda okutulan “Kur’an’da Akıl ve Bilgi” Ünitesi konulmuştur. Ayrıca Ünitenin sonuna “Sevgi Ve Merhamet Örneği: Hz. Yusuf” kıssası eklenmiştir.
- Beşinci Ünite de tamamen değişen ünitelerden bir tanesidir. Geçen sene okutulan “Din Ve Güzel Ahlak” Ünitesi 7. Sınıflara kaydırılmıştır.
Onun yerine ise geçen sene 7. Sınıflarda okutulan “İslam Dinine Göre Kötü Alışkanlıklar” Ünitesi yer almıştır.
- Altıncı Ünite Olan “Dinler ve Evrensel Öğütleri”nde ise herhangi bir değişiklik göze çarpmamaktadır.


3- Yıllık ders planları:

Yıllık planların,  Ağustos 2551 sayılı Tebliğler Dergisindeki “ Ünitelendirilmiş Yıllık Plan “ şablonuna göre yapılmasına karar verildi. Ünitelerde yer alan konuların yılın çalışma takvimine dengeli dağılımına dikkat edilmesi ve bazı ünitelerin gerekirse öne alınmasının veya geriye bırakılmasının gerekebileceği gündeme getirildi. 8. sınıflardaki Hac ve Kurban İbadeti ile ilgili ünitenin Hac zamanına denk gelen ayda işlenmesinin güncellik açısından uygun olacağı toplantıya katılanlarca uygun bulundu. Ahmet BALABAN peygamber efendimiz ile ilgili ünitelerin Kutlu Doğum haftası nedeniyle nisan ayına denk gelecek şekilde işlenmesinin güncellik açısından daha yararlı olacağını ifade etti.

4- 2010-2011 öğretim yılının ve zümre öğretmenler tutanağının incelenmesi:

2010-2011 öğretim yılı zümre kararları incelendi ve 2010-2011 öğretim yılı genel olarak değerlendirildi. Yıllık başarının genel itibari ile % 90 olduğu memnuniyetle görüldü. Ancak, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin diğer derslere göre öğrenci davranışlarında ve milli-manevi değerlerin benimsetilmesinde etkinliği göz önünde bulundurularak başarıların öğrenci davranışları üzerinde olumlu yansıması için çalışmaların daha da artırılması kararlaştırıldı.
           
5- Öğrenme, öğretme yöntem ve teknikleri:

Yasin UZUN,  dikkat edecek olursak, çevremizdeki farklı meslek gruplarını temsil eden her bireyde (örneğin, şair, ressam, mimar, doktor, avukat, gazeteci, besteci, aktör, biyolog ve diğerleri) farklı bir yeteneğin veya zeka alanının kullanıldığını, bu nedenle kullanılan metodun Çoklu Zeka Kuramı olduğunu belirtti.  Çoklu zeka kuramı, bütün öğrencilerin sahip oldukları ilgileri ve yetenekleri daha çok küçük yaşlardan itibaren keşfetmeyi ve onları geliştirmeyi amaçlamaktadır, diyerek, “1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda da bireyler “ilgi, istidat ve kabiliyetleri doğrultusunda eğitilmelidir” görüşü vurgulanmakta olduğunu söyledi. Bu kuramın uygulanması amacıyla İlgi Yetenek testleri, öğretmen gözlemleri ve veli işbirliği ile öğrencilerin değerlendirilmesini ve bu amaçla çalışma yapraklarının oluşturularak, kullanılacağını belirtti. Ayrıca, Tam Öğrenme, Aktif ve Ezbersiz Öğrenme, mevcutta bilinen ve aşağıda belirtilen,

  • Takrir

  • Soru-Cevap

  • Öyküleme

  • Tümevarım

  • Tümdengelim

  • Örnekleme

  • Gösteri

  • Gözlemleme

  • Dikte

  • Grup Çalışması

  • Kubaşık
  • Drama
  • Beyin fırtınası


  •  


  •  


Tüm eğitim  ve öğretim teknikleri konunun içeriğine göre kullanılması kararlaştırıldı.Aynı zamanda dersin işlenişi esnasında okulumuzun imkanları ölçüsünde teknolojik araç ve gereçlerden istifade edilmesi gerektiği belirtildi.


6- Yazılı sınavlar ile proje ve performans ödevleri:

İlköğretim kurumlar yönetmeliğinin yeni haliyle 35. ve 36.maddelerine uygun olarak her dönem, birçok tekniği içinde barındıran ( klasik, test, doğru-yanlış, boşluk doldurma... ) iki yazılı sınav ile değerlendirme yapılmasına, ders içi etkinliklerin uygulanmasına karar verildi.
Performans ve Proje ödeviyle ilgili her dönem için Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden en az bir performans ödevi ve 2011-2012 Eğitim Öğretim yılı içinde en az bir proje ödevi verilmesine karar verildi. Verilecek performans ve proje ödevlerinin bu zümre de belirtilmeyip  daha sonra okulların şartlarına ve öğrencilerin durumuna göre öğretmenler tarafından okul zümrelerinde  belirlenmesi kararlaştırıldı.



7- Kaynak araç ve gereçler:

Ders kitapları, Kuran-ı Kerim meali, Hadis kitapları, İslam ilmihali, İslam ansiklopedisi, D.K.A.B. kaynak kitabı, konulara uygun şiirler, hikayeler, resimler, çalışma kağıtları, bulmacalar, kavram haritaları, anlam çözümleme tabloları kavram ağları ve sözlükler olarak tespit edildi. Ayrıca güncel imkanlardan yararlanılarak dersin daha anlaşılır ve zevkli bir hale getirilmesi amacıyla okulların imkanları dahilinde ger türlü teknolojik araç gerecin (Bilgisayar, Projeksiyon, VCD, CD, vb.) derste kullanılmasının gerekliliği ve öğrencileri derse olumlu yönde motive edeceği belirtildi.

               8- Yeni Öğretim Programına Göre Öğrenme Alanları ve Üniteleri ile Yıllık ve Günlük planların derslere nasıl yansıtılacağının tespiti:

YENİ ÖĞRETİM PROGRAMI ÖĞRENME ALANLARI VE ÜNİTELERİ

ÖĞRENME ALANI

ÜNİTELER

4. Sınıf

5. Sınıf

6. Sınıf

7. Sınıf

8. Sınıf

İnanç

Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyorum?
Allah İnancı
Peygamberlere ve İlahî Kitaplara İnanç
Melek ve Ahiret İnancı
Kaza ve Kader
İbadet

Temiz Olalım
İbadet Konusunda Bilgilenelim
Namaz İbadeti

Oruç İbadeti
Zekât, Hac ve Kurban İbadeti
Hz.

Muhammed

Hz. Muhammed’i Tanıyalım
Hz. Muhammed ve Aile Hayatı
Son Peygamber Hz.Muhammed
Bir İnsan ve Peygamber Olarak Hz. Muhammed
Hz. Muhammed’in Hayatından Örnek Davranışlar
Kur’an ve Yorumu

Kur’an-ı Kerim’i Tanıyalım
Kur’an-ı Kerim’in Temel Eğitici Nitelikleri
Kur’an-ı Kerim’in Ana Konuları
İslam Düşüncesinde Yorumlar
Kur’an’da Akıl ve Bilgi
Ahlak

Sevgi, Dostluk ve Kardeşlik
Sevinç ve Üzüntülerimizi Paylaşalım
İslam’ın Sakınılmasını İstediği Bazı Davranışlar
Din ve Güzel Ahlak
İslam Dinine Göre Kötü Alışkanlıklar
Din ve Kültür

Aile ve Din
Vatanımızı ve Milletimizi Seviyoruz
İslamiyet ve Türkler
Kültürümüz ve Din
Dinler ve Evrensel Öğütleri

Çalışma takvimine göre okulun açık olduğu günler haftalara göre aşağıdaki şekilde tespit edildi:
AYLAR

HAFTA SAYISI


AYLAR

HAFTA SAYISI

Eylül
2 Hafta
Şubat
4 Hafta
Ekim
4 Hafta
Mart
4 Hafta
Kasım
5 Hafta
Nisan
4 Hafta
Aralık
4 Hafta
Mayıs
5 Hafta
Ocak
3 Hafta
Haziran
1 Hafta
TOPLAM

18 Hafta

TOPLAM

18 Hafta

  

           Bu konuda söz alan zümre başkanı: Ahmet BALABAN 2089 ve 2109 sayılı tebliğler dergilerinden yıllık ve günlük planlar ile ilgili bölümleri okuyarak açıkladı. Buna göre:

        1 - Yıllık planlarda dersin genel, özel amaç ve ilkelerinin konulara ilgileri ölçüsünde yıllık planlara yerleştirilmesi,    

        2 - Sınıfların müfredatına alınan konuların yıllık planlara tatiller, Öğrenme Alanları, Üniteleri ve Süreleri dikkate alınarak dengeli bir şekilde yerleştirilmesi,    
       3 - Dini günler aylar ve gecelere rastlayan zamanlarda müfredat konularının ders öğretmenleri tarafından ilgili zamanda işlenilebilmesi de zümre öğretmenlerince kararlaştırıldı.


9- Diğer zümre öğretmenleri ile işbirliği:

Diğer zümre öğretmenleriyle genel itibari ile aşağıdaki konularda işbirliği yapılacaktır.
Sosyal Bilgiler öğretmeni ile            

Atatürk ve Laiklik konularında

Fen ve Teknoloji dersi öğretmeni ile                       

Temizlik ve evrenin yasaları konularında

Türkçe öğretmeni ile                            

Türkçe’yi kullanma ve yazma konularında,

Müzik öğretmeni ile                             

Musikimizdeki ve kültürümüzdeki dini motifler,

Görsel sanatlar öğretmeni ile                             

Mimarimizdeki dini motifler,

Bunun dışında gerekli durumlarda diğer ders öğretmenleri ile de işbirliğine gidilmesine karar verildi

           
10- Atatürk ilke ve İnkılâplarının plan ve programlarda yer alması:

Özlem AKYILDIRIM, Atatürk ile ve inkılapları ile ilgili 2504 sayılı tebliğler dergisindeki konuların, öğrencilere çalışma takvimine uygun olarak aktarılmasını ve her ünitede ilgili konuların öğrencilere yeri geldiğince değinilmesi gerektiğini belirtti.
           
11 – Dilek ve temenniler:

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Zümre Toplantısı, Ahmet BALABAN’ın, 2011-2012 eğitim – öğretim yılının , milletimize ve bütün insanlığa hayırlı uğurlu olması dilekleriyle sona erdi.







Adı – Soyadı                                     Görev Yeri                                                   İmza                                      













































2011-2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

DİN K.A.B. ZÜMRE BAŞKANLAR KURULU TOPLANTI KARARLARI


Karar No                   : 1

Karar Tarihi             : 08/09/2011

Karar Saati               : 11:00

Toplantı Yeri             : Havuzbaşı İ.Ö.O 8/A Sınıfı



ALINAN KARARLAR


1. Yıllık planlar incelendi ve bazı konuların ilgili tarihlere göre güncel olarak işlenmesine karar verildi.
2. İlköğretim kurumlar yönetmeliğinin yeni haliyle 35. ve 36.maddelerine uygun olarak her dönem, birçok tekniği içinde barındıran ( klasik, test, doğru-yanlış, boşluk doldurma... ) iki yazılı sınav ile değerlendirme yapılmasına, ders içi etkinliklerin uygulanmasına karar verildi.
3. Performans ve Proje ödeviyle ilgili her dönem için Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden en az bir performans ödevi ve 2011-2012 Eğitim Öğretim yılı içinde en az bir proje ödevi verilmesine karar verildi.

4. Öğrenci başarısını arttırmak için sınıflardaki bilgisayar, akıllı tahta, projeksiyon ve ses sistemlerinin etkin bir şekilde kullanılması kararlaştırıldı.

5. Öğrenme, öğretme yöntem ve tekniklerinin etkin bir şekilde ders işlenişinde uygulanmasına karar verildi.
6. Atatürk ilke ve İnkılâplarının plana uygun olarak, ders işlenişinde gerekli vakit ayrılarak işlenmesi kararlaştırıldı.
7. Talim ve Terbiye Kurulu'nun 30.12.2010 Tarih ve 328 Sayılı Kararı İle Kabul Edilen Yeni İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4-5-6-7-8.sınıflar) Öğretim Programı incelendi ve yapılan değişiklerin ders işlenişinde uygulanmasına karar verildi.

8. Diğer zümre öğretmenleriyle ilgili konularda işbirliği yapılmasına ve disiplinler arası iletişimin etkinleştirilmesine karar verildi.


Adı – Soyadı                                     Görev Yeri                                                   İmza                          











İncelendi                                                                                           Uygundu
  Zümre Başkanı                                                                                    Koordinatör Müdür

6 Eylül 2011 Salı

İnsan Başlı Domuz Yavrusu Video İzle


insan başlı domuz yavrusu izle,insan başlı domuz yavrusu haberi,insan başlı domuz yavrusu nerede,insan başlı domuz yavrusu haberleri,insan başlı domuz yavrusu haberi izle,domuza benzeyen insan haberi,domuz benzeyen insan videosu izle

İnsan Başlı Domuz Haberi

Guatemala şehrinde doağn insan başlı domuz yavrusu, insanları tedirgin etti.

İnsan Başlı Domuz Guatemalada Doğdu

Tuhaf görünüşüyle dünyaya gelen bebekte Santa Cruz El Chol köyünün sakinlerinin söylediklerine göre, bebeğin bu şekilde doğmasının nedeni uzaylıların dünyayı gelmesinden oluştuğunu söylediler.
Çiftlik sahibi, insana benzeyen yavru domuzu gördüğünde şok olduğunu belirterek, “Gerçekten korkutucu bir ifadesi vardı. Bir tür uzaylıya benziyordu” belirtti.

İtalyan Corriere della Sera gazetesi,yerel sağlık yetkilileri ise görüntülerinin internet sitelerinde yayımlanmasının ardından bir anda ün kazanan şanssız domuz yavrusunun bu şekilde dünya gelmesinin nedeninin genetik bir sorundan kaynaklandığını ve yapılan yorumların abartıldığını söylediler.
İşte İnsan Başlı Domuz Yavrusu Video

İnsan Başlı Domuz Yavrusu Videosu



domuz benzeyen insan videosu izle, domuza benzeyen insan haberi, insan başlı domuz yavrusu haberi, insan başlı domuz yavrusu haberi izle, insan başlı domuz yavrusu haberleri, insan başlı domuz yavrusu izle, insan başlı domuz yavrusu nered

e

2011-2012 45678. sınıf din kültürü ve ahlak bilgisi yıllık planları


NOT: İlk gönderdiğim planlardaki sınav süreleri 2 DERS SAATi Olarak yer almıştır.
İlköğretim Kurumları Yönetmeliğine göre sınav saati bir ders saatini aşamayacağı için yeniden düzenleme gereği duyduk... En Son Hali budur.... 
S.A arkadaşlar...
İlköğretim Yıllık planlarım
Talim ve Terbiye Kurulunun 30.12.2010 tarih ve 328 sayılı
kararı ile kabul edilen programa göre büyük bir titizlikle
hazırlanmıştır.
Güle Güle Kullanın...
HAZIRLAYAN: İzzet EKER (Seydişehir - KONYA)

Okulu asanlara sıkı takip

MEB, devamsızlık yapan öğrencileri yakın markaja alıyor. Yarım veya bir tam gün özürsüz devamsızlık yapan çocuğun velisi aranacak. Hatta evi ziyaret edilecek.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), ilköğretim öğrencilerinin okula devamsızlıklarını takip etmek amacıyla hazırladığı ''Aşamalı Devamsızlık Yönetimi'' kapsamında, yarım veya bir tam gün özürsüz devamsızlık yapan çocuğun velisi aranacak veya yüz yüze görüşme yapılacak.
Edinilen bilgiye göre, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Emin Zararsız ''Aşamalı Devamsızlık Yönetimi'' konulu bir genelge yayımladı.
Genelgede, ilköğretim çağındaki çocukların okula devamları ve okulu zamanında diploma alarak tamamlamalarının Anayasa ve Çocuk Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alındığını belirten Zararsız, bu doğrultuda 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde okula erişim ve devamın sağlanmasında, uygulamaya ilişkin düzenlemeler yapıldığını anımsattı.
Zararsız, ilköğretim öğrencilerinin okula devamlarını sağlayarak çocuklarınilköğretimi zamanında diploma alarak tamamlamaları için devamsızlığın erken tanılamasını, değerlendirilmesini, devamsızlık yapan çocuğa yönelikbireyselleştirilmiş uygun müdahalelerin yapılmasını sağlamak ve takibini yapmak amacıyla ''Aşamalı Devamsızlık Yönetimi''nin (ADEY) geliştirildiğini kaydetti.
-DEVAMSIZLIKLAR DÜZENLİ OLARAK KAYIT ALTINA ALINACAK-
Genelgeye göre, ADEY'in uygulama kılavuzu hazırlanarak, İlköğretim Genel Müdürlüğü'nün internet sitesinde yayımlandı.
Bu doğrultuda ilköğretim okullarında ''Okul Risk Takip Kurulu'' kurulacak.
İlköğretim okullarında görev yapan tüm okul yöneticisi ve öğretmenler uzaktan eğitim modülünde yer alan ''http://uzaktanegitim.meb.gov.tr/'' Aşamalı Devamsızlık Yönetimi Online Eğitim Programına katılacak. e-Okul sistemi ekranlarında ''Öğrenci İşlemlerinde'' yer alan ''Risk ve İhtiyaç Değerlendirme Formu'' her öğrenci için doldurulacak.
ADEY için öğrenci devamsızlıkları her gün düzenli olarak e-Okul sistemine girilecek. e-Okul sisteminde yer alan çocuk ve veli bilgileri sınıf öğretmeni/şube rehber öğretmeni tarafından her eğitim dönemi başında güncellenecek.
Yarım veya bir tam gün özürsüz devamsızlık yapan çocuk hakkında sınıf öğretmeni/şube rehber öğretmeni veya ilgili müdür yardımcısı tarafından telefonlavelisi aranacak veya yüz yüze görüşme yapılacak.
e-Okul sisteminde ''Günlük Devamsızlık Girişi'' ekranında çocukların isimlerinin karşısında riskli devamsızlığa işaret eden kırmızı renkli bir işaret varsa buçocukların devamsızlık tipi belirlenecek ve ADEY kılavuzunda belirtilen ''Aşamalı Eylem Planlarından'' uygun olanı seçilecek.

-OKULA DEVAMI SAĞLANAN YAKINDAN İZLENECEK-
Okula devamı sağlanan çocuğun devam durumu, en az iki eğitim dönemi yakından izlenecek.
Okul tarafından çocuğun okula devamı sağlanamazsa yasal yaptırım başlatılacak ve bu durum ''İlçe Risk Takip Kuruluna'' bildirilecek.
Okul rehber öğretmenlerinin ilçe genelinde yaptıkları aylık toplantılarda devamsızlık konusu gündeme alınacak ve bu konuda yapılacak çalışmalar belirlenecek.
Okul Risk Takip Kurulu, çocukların devamsızlıklarıyla ilgili izleme değerlendirme raporlarını her öğretim dönemi sonunda ilçe Risk Takip Kuruluna gönderecek.
İlçe ve İl Risk Takip Kurulları, ilköğretim okullarında devamsızlık konusunda yapılan çalışmaları yakından izleyerek hazırladıkları izleme değerlendirme raporları elektronik ortamda her öğretim dönemi sonunda ilçeler illere, iller ise Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderecek.
Eğitim müfettişleri, rehberlik ve denetimlerde ADEY ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi alarak öğretmen ve okul yöneticilerine yapılacak çalışmalar için rehberlik yapacak.
-ADEY KILAVUZU-
Okula devamsızlığın takibine ilişkin izlenecek yöntemlerin belirtildiği kılavuzda, devamsızlık türüne ayrı ayrı eylem planı belirlendi.
Kılavuza göre, okul yöneticilerince çocukların devamsızlık yapmasını etkileyen okul yakınındaki internet kafe, oyun salonu gibi mekan sahiplerine yönelik çalışmalarda emniyet yetkilileri ile işbirliği yapılacak.
Okul yöneticileri, çocukların özürsüz devamsızlık yapmalarına neden olan mekanların belli aralıklarla ziyaret edilmesi için emniyet yetkililerine bilgi verecek.
-EVE MEKTUP DA GÖNDERİLECEK-
İki gün üst üste okula gelmeyerek ardışık özürsüz devamsızlık yapan öğrencinin üçüncü gün velisine ev ziyareti yapılacak. Çocuğun hale okula gelmemesi halinde eve mektup gönderilecek.
Çocuğun yaptığı devamsızlık konusunda veliyi haberdar etmek, bilgilendirmek ve uyarmak amacıyla eve gönderilen mektup, iadeli taahhütlü olacak. Mektupta yargılayıcı bir dil kullanılmayacak; kısaca çocuğun devamsızlık durumu anlatılacak, çocukların devamsızlık yaparak nasıl bir risk altında oldukları ve okula devamın yasal bir zorunluluk olduğu hatırlatılacak.
Buna rağmen okula gelmeyen çocuğun velisi uyarılarak, kendisine durumun mülki amirliğe bildirileceği, çocuğun okula gönderilmeme nedeninin araştırılacağı, çocuğu okula göndermeyen veliye yaptırım uygulanacağı, durumun ÇocukKoruma Kanunu kapsamında sosyal hizmetler ile müdürlüklerine bildirileceği ve çocuk hakkında sosyal bir inceleme yaptırılmasının talep edileceği ve yapılacak sosyal inceleme sonucuna göre çocuğun velayet durumuna ilişkin dava açılabileceği bildirilecek.
Öğretim dönemi içinde çocuğun devamsızlık nedeninin mevsimlik tarım işçiliği olduğunun tespit edilmesi durumunda, bu çocukların durumu e-Okul sistemine işlenecek.
Kendi il ve ilçesine mevsimlik gezici ve geçici tarım işçisi olarak geldiği belirlenen çocuklar için valilik, kaymakamlık ve il, ilçe milli eğitim müdürlükleri bu çocuğun YİBO'lar da dahil olmak üzere mevcut okullarda eğitimine devamını sağlayacak. Çocukların taşıma merkezli okullardan yararlanması sağlanacak. Kapanmış okullar bu çocuklar için geçici olarak açılacak.
-SÖZLEŞME İMZALANACAK-
Devamsızlığın ardından çocuğun okula gelmesi durumunda ''Okula Devam Sözleşmesi'' yapılacak.
Bu sözleşme, çocuk, öğretmen ve velinin imzalayacağı, çocuğun okula devam niyetini yazılı hale getirdiği bir sözleşme niteliğini taşıyor.
Sözleşmeyle, öğrencinin vereceği sözün daha ciddi hale getirilmesi, çocuk ve velisi tarafından durumun öneminin daha iyi anlaşılmasının sağlanması amaçlanıyor.
Sözleşme, çocuk ve velisi ile çocuğun okula devamı konusunda anlaşıldığı durumlarda yapılacak. Sözleşme imzalandıktan sonra kopyaları öğrenci ve velisine verilecek.
-YÖRENİN KILIK-KIYAFET ÖZELLİKLERİ DİKKATE ALINACAK-
Devamsızlık konusunda veliyi bilgilendirme ve yüz yüze görüşme yönteminde, velinin uygun olduğu zaman dilimine dikkat edilecek. Okul yöneticisi, sınıf-şube rehber öğretmeni ve okul rehber öğretmeni tarafından yapılacak çalışmada, önce veli dinlenecek. Toplantı yapılacak ortamın uygun olmasına dikkat edilecek, mümkünse veliye ikramda bulunulacak. Veli nezaket kuralları içerisinde uğurlanacak.
Ev ziyareti yönteminde ise ziyaret sınıf-şube rehber öğretmeni, yönetici ya da okul rehber öğretmeni tarafından en fazla iki kişi ile yapılacak.
Ziyarette cinsiyet faktörü göz önüne alınacak, mümkünse farklı cinsiyetlerden çalışanların ev ziyaretine katılacak.
Ev ziyareti sırasında sıcak ve rahat ortamın yaratılması sağlanacak. Yörenin kılık-kıyafet özellikleri dikkate alınacak. Velinin anlayamayacağı sözcükler kullanılmayacak. ''Eve girerken ayakkabı çıkarma'' gibi velinin değerlerine saygı duyulacak.
-ZİYARETE MUHTAR, DİN GÖREVLİSİ DE KATILABİLECEK-
Çocuğunun devamsızlığı ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi vermek amacıyla yapılacak ikinci ev ziyaretinde, ilk ziyaretteki değerlendirmelere göre erişilebilir oldukları takdirde muhtar, toplum merkezlerinden sosyal çalışma görevlisi, hukuki bir sorun varsa Baro Çocuk Hakları Merkezlerinden bir yetkili, kanaat önderi ve din görevlisi de ziyarete katılabilecek.
İhtiyaç varsa kolluk kuvvetleriyle birlikte ziyarete gidilebilecek.

5 Eylül 2011 Pazartesi

DRX 9000 Spinal Dekompresyon


Yaşam kalitenizi zayıflatmayın.

Eğer sorun sırt ağrısı ise, hiç şüphesiz bu yaşam kalitenizi zayıflatıcı bir durumdur. Sırt ağrısı belirmeden önce belki de birçok insan sırt kaslarının ve omurgasının farkında bile değildir. Bir kısım insanlar ise omurgasını nasıl kullanması gerektiğini bilmiyor ya da oldukça kötü kullanıyor. 
Son yıllarda ilerleyen teknolojiyle birlikte sağlık alanında da pek çok yeni tedavi yöntemi geliştirildi. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Necati Küçükgül, sırt ağrısı şikayeti olanlar için son derece etkili bir yöntemin ülkemizde de son yıllarda uygulandığını belirtti. Küçükgül, bel ve boyun fıtığında ameliyatsız tedavi yöntemi olarak bilinen uygulamayla, rahatsızlığın tedavisindeki toplam genel başarı oranının yükseldiğini de söyledi. Dr.Küçükgül DRX 9000 Spinal Dekompresyon tedavi yönteminin ülkemizde ameliyatsız bel ve boyun fıtığı tedavisi olarak bilindiğini ve bu yöntemde elde edilen yüzde 86 başarının ve hastaların olumlu görüşlerinin yöntemin önemini pekiştirdiğini ifade etti. 
DRX 9000 Spinal Dekompresyon, Nasa teknolojisi olarak keşfedilmiş ve hastaların ameliyat endişesine bağlı olarak geliştirilmiş bir sistemdir. DRX 9000 Spinal Dekompresyon cihazının geliştirilmesi ve üzerindeki önemli değişiklikler ise yine hasta görüşleri alınarak yapılıyor. Örneğin bir saati aşan seans sırasında tedaviyi daha eğlenceli hale getirmek için hastalara film seyrettirilmesi ve müzik dinletilmesi gibi. Müşteri anketlerinin değerlendirilmesiyle geliştirilen DRX 9000’in video monitörüyle hastalar tedavi esnasında film seyredebiliyor ve kulaklıkla müzik dinleyerek sıkılmadan tedavi oluyor. Müşteri geri bildirimlerinden çıkan diğer sonuçlara göre ise bu tıbbi cihazın kronik bel ağrısı tedavisinde güvenli olduğu kadar eğlenceli bir yöntem olduğu da tespit edildi.
Ülkemizde Fizyorem Fizik Tedavi Merkezi’nde bulunan DRX 9000 Spinal Dekompresyon cihazının ABD kaynaklı klinik raporları da, sistemin hastalarca diğer yöntemlere göre güvenli bulunduğunu teyit eder nitelikte ve tedavide de büyük orandaki başarısını destekliyor.
Sırt ağrısı,  bel ve boyun fıtığından muzdarip olanlar için, DRX 9000 Spinal Dekompresyon sistemi iyi bir alternatif olarak duruyor. DRX 9000 yöntemi risk olmadan ve büyük bedeller ödenmeden güvenli bir tedavi seçeneği olarak ifade ediliyor. Ayrıca uzun bir iyileşme sürecini beklemeye gerek kalmadan en fazla 6 haftada sonuç alınabiliyor. Hastanın tedavi süresinde günlük aktivitelerine devam etmesi, yöntemi daha cazip hale getiriyor.  
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Necati Küçükgül, bel ve boyun fıtığı konusunda  yanlış uygulanan uzman gözetiminde yapılmayan masajlar, risk altındaki meslek grupları ve yaş sınırlarıyla ilgili de uyarılarda da bulunuyor. 

(habertürk)
DRX 9000 Spinal Dekompresyon, DRX 9000 nedir, DRX 9000 nasıl uygulanır, DRX 9000 faydalı mı, DRX 9000 fiyatı,ameliyatsız fııtık tedavisi,

3 Eylül 2011 Cumartesi

Jean-Louis DUPONT kimdir, hayatı, biyografisi


Avukat Jean Louis Dupont Kimdir
fenerbahçe’nin cas’ta kendini tff ve uefa’ya karşı savunması için anlaştığı söylenen bosman kuralının yaratıcısı dünyaca ünlü çok başarılı bir avukat. . “bu sene şampiyonlar ligini bile oynatmam” diyecek kadar da uçarı, manyak ya da kendinden emin. hadi bakalım.
futbolda bir devrim niteliğinde olan bosman kararlarının alınmasında etkili olan avukat. bugünlerde ise racing charleroi takımının fifa aleyhine milli takımlardan sakat dönen oyuncular için açılan davayı yürütüyor. eğer bunda da başarılı olursa bundan sonrası için fifayı tazminat ödemek zorunda bırakabilir ki bu fifayı gerçekten çok zor durumda bırakır.
fenerbahçe ve genk dahil, birçok kulüp ile temas halinde olan, fenerbahçe’yi 40 milyon euro’luk maddi ve 60 milyon euro’luk manevi tazminat davalarında temsil edecek olan avukat.
..
çok şikayetçi takım var
dupont’un türkiye’den bursaspor, gaziantepspor ve kayserispor ile birlikte, beyaz rusya’dan gomel, polonya’dan legia, ispanyol bilbao ve portekiz’in benfica takımlarıyla temas kuracağı bildirildi. dupont, kayserispor’u ortaya çıkan son durum nedeniyle uefa avrupa ligi’ni katılamadığı için, gaziantepspor’u uefa avrupa ligi’nde birden fazla maç oynadığı için, bursaspor’u ise şampiyonlar ligi’nde değil de uefa avrupa ligi’nde oynamak zorunda bırakıldığı için cas’a dava açmaya davet edecek.
‘yüzde 100 kazanırım’
açacağı davayı kazanma ihtimalini yüzde 100 gören belçikalı avukatın, “suçluluğu kanıtlanmamış bir kurum var. buna rağmen ceza verildi. tff büyük hata yaptı” diye konuştu. fenerbahçe’nin tff’ye 40 milyon euro maddi, 60 milyon euro da manevi olmak üzere toplam 100 milyon euro’luk dava açacağı da gelen haberler arasında.
alternatif lig faktörü
dupont’un fenerbahçe davasını kabul etmesindeki en önemli noktalardan birisinin de şampiyonlar ligine karşı alternatif bir organizasyon kurmayı planlayan avrupa devlerinden de destek bulacağını tahmin etmesi. real madrid, barcelona ve milan’ın başını çektiği bu organizasyon, uefa’nın pek çok kararını beğenmiyor ve şampiyonlar ligi’ne alternatif bir lig kurmak istiyor. dupont, bosman yasasında olduğu gibi dünya futbolunu kökten değiştirecek bir yasaya daha imza atmak için davayı milat olarak görüyor.
f.bahçe’ye garanti verdi
dupont’un, sarı-lacivertli yöneticilere, “ben bu şampiyonlar ligi’ni oynatmam” diye teminat verdiği bile konuşulan konular arasında. dupont geçen sezon son olarak mourinho’yu savunmuştu.

Fenerbahçe cas a başvurdu



Fenerbahçe yaptığı açıklamada şu ifadeler yer verdi:
"Kulübümüzden daha önce yapılan açıklamalarda bildirilmiş olduğu üzere, 2011/2012 sezonu Şampiyonlar Ligi'nden ihraç edilmemiz ile sonuçlanan gelişmelerle ilgili olarak, Av. Emin ÖZKURT ve Av. Jean-Louis DUPONT tarafından yürütülen hukuki çalışmalar neticelendirilmiş olup, vekillerimiz aracılığı ile Fenerbahçe Spor Kulübü adına, 1 Eylül 2011 tarihi itibarıyla Uluslar arası Spor Tahkim Mahkemesi CAS'da, UEFA ve Türkiye Futbol Federasyonu aleyhine dava açılmıştır.
Fenerbahçe Kulübü olarak davamızı, söz konusu ihraç kararı nedeniyle yaşadığımız maddi kayba istinaden ve fazlaya dair haklarımız saklı kalmak üzere, şimdilik 45.000.000 Avro talepli olarak açmış bulunmaktayız.
Dava dilekçemizde, sözünü ettiğimiz zararımızı en aza indirmek maksadıyla CAS'dan, Şampiyonlar Ligi'ne yeniden dâhil edilmemize ilişkin bir geçici tedbir talebimiz de söz konusu olmuştur.
CAS Sekretaryası aracılığı ile gönderilen 2 Eylül 2011 tarihli dilekçede, tahkim sürecinin resmen başlatıldığı taraflara bildirmiştir. Sözü edilen bildirim yazısında, davalı taraflar olan UEFA ve TFF'den, 6 Eylül 2011 günü gece yarısına kadar, talep olunan geçici tedbir talebine dair cevaplarını yazılı olarak iletmeleri istenilmiştir. İş bu geçici tedbir talebimiz ile ilgili olarak CAS'ın önümüzdeki hafta sonuna kadar bir karar vermesi beklenilmektedir. Herhangi bir yanlış anlaşılmaya sebep olmamak adına özellikle belirtmek isteriz ki, tedbir talebimizin görüşülmesi, ana davamızın görülmesinden ayrı bir konudur. Açmış olduğumuz davamız, tedbir talebine ilişkin çıkacak ara karardan bağımsız olarak CAS'da görülmeye devam edecek olup, bu çeşitli aşamaları olacak hukuki bir süreçtir.
Netice itibarıyla, Kulübümüzün haklarını her türlü yasal mecrada kararlılıkla aramayı sürdüreceğimizi taraftarlarımızın ve Türk spor kamuoyunun dikkatine sunar, yaşanacak gelişmelerle ilgili sağlıklı bilgilendirmenin internet sitemizden yapılmaya devam edeceğini bu vesileyle bildiririz".