Menü

ADS

31 Temmuz 2013 Çarşamba

İlkokul ve ortaokul kayıt sonuçları öğrenme/sorgulama


MEB 'den yapılan yazılı açıklamaya göre, 2013-2014 eğitim öğretim yılı için bütün resmi okulların 1. ve 5. sınıflarına öğrenci kayıtları, çocukların MERNİS bilgileri esas alınarak ikametgahlarına en uygun okula herhangi bir başvuru olmaksızın e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi üzerinden yapıldı. Bu yolla, mecburi ilköğretim çağına giren 1 milyon 863 bin 230 çocuk 1.sınıflara, 1 milyon 237 bin 986 öğrenci ise 5. sınıflara yerleştirildi.


Veliler, Bakanlığın internet adresinde yer alan Veli Bilgilendirme Sisteminden, çocuklarının TC kimlik numaralarını yazarak, yerleştirildiği okulu ve okulun iletişim bilgilerini öğrenebilecek. Doğum tarihleri 2008 Nisan-Eylül aylarında bulunan ve dolayısıyla kayıtları veli isteğine bağlı çocuklar da ikametgahlarına en uygun ilkokullara geçici olarak yerleştirildi. Bu yaş grubundaki çocuğunu birinci sınıfa göndermek isteyen velilerin okula yazılı istekte bulunmaları okula kesin kayıtları için yeterli olacak. Aynı şekilde ilk okulu tamamlayan tüm öğrencilerin, ortaokul 5. sınıfa kayıtları da MERNİS üzerinden adres uyumlu olarak yapıldı.

5. Sınıf Matematik 2. Dönem 1. Yazılı Sınav Soruları

6-Aşağıdaki çevirmeleri yapınız.(10 Puan)
            2 km:…………. m                                           4 cm:…………mm
30 cm:…………mm                                       7 km:…………m
4 m:……………..cm                                        1 m 50 cm:…………cm
7000 m:……….km                                        7 km:…………..m
100 m:…………cm                                        185 cm:………mm
7-Ali amca,84 yumurtanın 3/5’ini kırdı.Geriye kaç yumurta kaldı?(5 Puan)

   8-Aşağıdaki karşılık gelen ondalık kesirlerin okunuşlarını yazınız.(10 Puan)
              0,07                                                                                      =
18,09                                                                                   =
4,7                                                                                        =
2,8                                                                                        =
5,38                                                                                      =
9-Aşağıdaki tabloya kesirlere bir örnek veriniz.(10 Puan)
         Tam Sayılı          Basit          Bileşik
   10-240 çuvalın 3/5’i fabrikaya gitti.Geriye kaç çuval kaldı?(5 Puan)
   11-200 balonun 6/9’u patladı.Patlayan balon sayısı kaçtır?(5 Puan)
    12-Aşağıdaki doğal sayıları çözümleyiniz.(10 Puan)
       20384:
5229:
13-Üç tam yedide dört kesri,nasıl tür kesirdir?(5 puan)
     A)Basit kesir       B)Bileşik kesir         C)Tam sayılı kesir         D)Ondalık kesir

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Zina eden bir kişinin, zina etmeyen bir kişi ile evlenmesi caiz midir?

Nur suresi üçüncü ayet-i kerimede "Zina yapan erkek, zina yapan kadınla ya da bir müşrik kadınla evlenir; zina yapan kadın da zina yapan bir erkekle ya da müşrik bir erkekle evlenir." buyurulmuştur. Peki yanlışlıkla bu yola sapmış birisi sonradan tevbe-i nasuh ile tevbe ederse durum ne olur?

Bu ayet ile ilgili açıklamaları Elmalı Merhumun Tefsirinden şöyle özetleyebiliriz. Önce farklı görüşleri verip, 7. maddede sonucu belirteceğiz:

1. Bazıları " bu ayette maksat, nikahın hükmünü açıklamak değil, zinanın kötülüğünü açıklamadır. Burada nikah çiftleşme manasındadır ve bu sebepten haramlık da zinanın haramlığıdır" demişlerse de anlamsızdır. Çünkü Kur'an da nikah, hep akit "nikahlanma" manasına geldiğinden çiftleşme manası verilmesi doğru değildir. Bir de bu manaca ayetin hiçbir fayda ifade etmemiş olacağı gösterilmiştir.

2. Hz. Aişe (r.a) dan rivayet edilmiştir ki: "Bir erkek bir kadınla zina etse onu nikahlayamaz, bu ayette haramdır. O işe başladığında zina etmiş olur…" Ebu Hayyan tefsirinde: Ashab-ı kiramdan İbn-ü Mesud ve Bera b.Azib (r.anhüma) nin de görüşlerinin böyle olduğu bildirilmiştir. (1) Fakat buna karşılık Hz. Peygamber (sav)'den bu konu sorulmuş "Evveli akılsızlık, ahiri nikahtır, haram, helali haramlaştırmaz." (2) buyurduğu nakledilmiştir. Ebu Bekr-i Sıdık, İbnü Ömer, İbnü Abbas ve Cabir'den ve Tavus, Said b. Müseyyeb, Cabir b. Zeyd, Ata, Hasen'den ve dört İmam'dan naklonunan görüşte caiz oluşudur. (3) Ancak Fahrür Razi tefsirinde zikredildiği üzere, zina eden erkek ve zina eden kadının iffetli erkek ve iffetli kadın ile ve iffetli erkek ve iffetli kadının, zina eden erkek ve zina eden kadın ile evlenmesinin haram olması, Hz. Aişe (r.anha) ve İbnü Mes'ud gibi Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali'nin (radiyallahu anhum ecmain) de mezhepleridir, (4) deniliyor.

3. Hasen'in görüşüne göre bu haramlık, belirli zina eden erkek ve zina eden kadın haklarındadır. Had cezası dediğimiz sopa vurulmuş zina eden erkek, ancak zina etmiş bir kadınla evlenebilir, Hz.Ali (ra) böylesinin nikahını reddetti diye, rivayet edilmiştir.

4. Bazıları bu hükmün Medine de İslam'ın başlangıcında gelmiş olup, daha sonra nesh edildiğini söylemişlerdir. Said b. Müseyyeb bu süredeki "Aranızdaki bekarları evlendirin." (Nûr 24/32) ve Nisa süresindeki "Size helal olan kadınlardan nikahlayın." (Nisa, 4/3) ayetlerinin umumlarıyla birlikte neshedildiği rivayet edilmiş ve bu görüş yaygınlık kazanmıştır.(5) Mutezilen Cübbai de icma ile nesholunmuştur, demiş. Fakat Fahrür-Razi tefsirinde açıkladığı üzere araştırmacı alimler bu iki görüşün ikisinin de zayıf olduğunu anlatmışlardır. (6) Çünkü neshedenin icma olduğunu söylemek ise, icmanın nasih olmayacağı Fıkıh usülü ilminde sabittir. Bir de Ebu Bekir, Ömer, Ali (radiyallahu anhum ecmain) gibi zatların muhalefetleri bulunan bir konuda, icma sahih olamaz. Bu sebepten icma ile nesholunmuştur, demek doğru olmayacağı gibi mensuh olduğuna icma edilmiş demek de doğru değildir. Çünkü açıklandığı üzere aksi sabittir. Gerçi "ve enkihul eyame minkum" ve "fenkihu ma dabe lekum" emirleri geneldir. Fakat bunların da dinen bir engel bulunmayanlara ait olduğunda şüphe yoktur. Bundan dolayı diğer haramlar gibi buradaki haram kılınmanın da engellerden biri olması düşünülebilir.(7)

5. Abdullah b. Ömerden, İbnü Abbastan (r.anhüm) Mücahidden, Said b. Cübeyr'den ve yine Said b. Müseyeb'den gelen rivayetlere göre bu ayetin iniş sebebi şudur: Cahiliye devrinde fahişeleri işleten kirahaneler (Kerhaneler) kerhaneciler vardı. İslam geldiği vakit Medine de bunlardan Ümmü Mehzûl gibi meşhur karılarla, kapıları bayraklı, alametli dokuz kadar kerhane bulunuyordu. Bu karılar, bu kerhaneciler hep müşriklerden idi. İçlerinde servet edinmiş olanları vardı. İslam'da zina haram olduğundan bu fahişelerden bazıları, yeni Müslüman olmuş olan bazısına nikah teklif temiş ve kabul ederlerse nafakalarını taahhüt etmek istemiş, onlarda fakirlikleri ve ihtiyaç içinde bulunduklarından dolayı Resülullah (asv)'dan izin istemişler, bunun üzerine bu ayet indirilmiş, o nikahın mü'minlere haram olduğu anlatılmıştır.

Bundan dolayı bazı tefsirciler bu haramlığın nüzul sebebi olanlara mahsus olduğunu zannetmişlerdir ki, "elif lamlar" ahd için demek olur. Gerçi karine tamam olduğu zaman hüküm, nüzul sebebine tahsis olunabilir. Fakat burada hüküm, umumi sıfat üzerine gelmiş ve bu suretle haramlığa sebep olanların şahıslarında değil; ötede zinakarlık, beride iman vasıfları arasında zıtlıkta gösterilmiştir. Bu ise tamim, yani umumilik karinesidir. Öyle ki "lam" ahde yorumlansa bile, hükmün kıyas ile genelleştirilmesi zorunlu olacaktır. Bundan dolayı, nüzul sebebine mahsustur, diyenlerin muradı da bu haram kılmanın özellikle kerhane fahişeleri hakkında olduğunu söylemektir.

Ve bu fahişelerin belirgin özelliği ise zinayı helal kabul etme veya hafife alma demektir ki, küfürdür. İslamiyet'in hakimiyeti ile o cahiliyet kalıntısı olan kerhaneler kalkmış ve had cezalarının konulması ve uygulanması İslam topraklarında artı öylelerinin ortaya çıkmasına meydan bırakmamış olduğu müddetçe, bunların nevi şahıslarına münhasır kalmış olmasından dolayı bu, onların şahıslarına mahsus kaldı, diyenler de olmuştur. Bununla beraber:

6. Tefsircilerin çoğunun açıklamasına göre, bu haram kılma, zina edenleri nikahlamaktan müminleri sakındırıp korkutmak için mübalağa içindir. Çünkü diyorlar; zina damgası basılmış fasıkların peşine takılmak caiz değil, mahzurludur. Fasıklara benzemesine, töhmet mevkiinde bulunmasına, hakkında kötü lakırdılar edilmesine ve daha birçok bozgunculuğa sebeptir. Günahkarlar topluluğunda oturmakta bile günahlar işlemeye maruz kalmak tehlikesi ne kadar çoktur! Artık zina eden kadınlar, kahpelerle evlenmek nasıl olur? "Aranızdaki bekarları, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi olanları evlendirin." (Nur, 24/32) emrindeki "salah" "iyi olanlar" kaydında da bu manaya dikkat çekilmiştir.Ancak bir mümin, kaçınılması gereken böyle haram bir nikahı -faraza- yapmış olsa o nikah nikah olur mu? Yoksa o da bir zinamı olur?

7. Şimdi bunu özetlemekle ayetin manasını tesbit edelim: Burada üç kısım vardır:Müşrikler, zinayı helal kabul edip hafife alanlar, bir de böyle olmayanlar. 

BİRİNCİSİ: 
Herhangi bir mümin erkeğin veya mümin kadının, şirk koşan bir kadın veya şirk koşan bir erkekle nikahı sahih olmaz, kesinlikle haramdır, o bir zina olur.

İKİNCİSİ: Zina eden erkek ve zina eden kadın, ayetin nüzul sebebi olan kerhaneciler ve sermaye olarak kullandıkları kadınlar gibi zinayı helal gören veya zinayı hafife alan takımdan ise, haramlığı nass ile benimsenmiş olanı helal kabul etme veya hafife alma küfür olduğu için, bunlar müşrik hükmünde olduklarından, nikahları nikah olmaz, kesinlikle haramdır, müşrik nikahı gibidir. Onun için ayette zina eden erkek ve kadın, müşrik erkek ve kadına denk tutulmuş, "Bu müminlere haram kılınmıştır" buyurulmuştur. Ayet bu iki kısmın nikahının haram oluşuna delildir. Ancak gerçekten tövbe etmiş olanlar başkadır.

ÜÇÜNCÜSÜ: Helal sayma veya hafife alma gibi küfür delili olmayarak zinası tesbit olunmuş, önceden de başından hiç nikah geçmemiş ise, iffet sahibi müminlerin bunları nikahlamaları tahrimen mekruh, fakat nikahları sahih olur. Ayetin tahriminin bu kısmı içine aldığı hususunda bir çeşit şüphe vardır. Onun için içtihada yol açmıştır.

İşte zikredilen ihtilaf, bu kısım hakkındadır. Yalnız Hz. Aişe (r.anha) ve İbnü Mesud ve Bera b. Azib hiçbirisinde nikahlanmayı uygun bulmamış, bu kısmın haramlığını da diğer iki kısım derecesinde tutmuşlardır.

Özetle söylemek gerkirse; zinayı helal sayanlar, ancak zina eden biriyle evlenmelidir. Zinanın haram olduğunu kabul edip nefsini uyarak zina eden bir müminin zina etmeyen birisiyle evlenmesi helaldir. Ayrıca içten ve samimi yapılan tövbeler inşallah kabul edilir.

Dipnotlar:

(1) Ebu Hayan, VI, 430
(2) Alûsi, XVIII, 88.
(3) Kurtubi, el-Camiu li Ahkami'l- Kur'an, XII, 169; Süyuti, ed-Durrul-Mansur,VI,126-130.
(4)Fahrü'r Razi, XXIII, 151.
(5) Alusi Ruhul Meani IX, 87
(6) Fahrür Razi, XXIII,152
(7) Suyuti, ed durul Mansur, VI, 128, 130.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Hatim duası nasıl yapılır? Hatim duası örneği

"Amin! Elhamdu lillahi rabbi’l-alemin, ve’l-akibetu lil-muttekin va’s-salatu ve’s-selamu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabi ecmain."
Ey Yüce Rabbimiz !
Sen bütün mahlukatına merhametli bilhassa inanmış kullarına pek lütufkarsın, el açtık kapına geldik sana dua ve niyazlarımızla yalvarıyoruz, dualarımızı kabul ederek bizlere af kapından bos çevirme Allah’ım!
Kıyamet gününün tek hakimi ve sahibi sensin, bizlere orada acı, cehennem azabından koru Ya Rabbi!
Biz yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardim dileriz, bizleri ibadet ve itaatin yolundan hiç bir zaman ayirma Allah’ım!
Hidayet üzere devamlı kalmayı, muttaki kullarından olmayı, dünya ömrümüzü iffet ve şerefimizle geçirmeyi cümlemize nasip eyle Allah’ım!
Gadabından hoşnutluğuna, cezandan affına, şeytanın şerlerinden senin sonsuz rahmetine sığınıyoruz, sen affedicisin, affetmeyi seversin, bizleri de affeyle Allah’ım!
Okunan hatimi serifi dergahnda kabul eyle.
Hasıl olan sevabı evvelen sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimizin temiz ruhuna hediyeye eyledik sen vasıl eyle Ya Rabbi!
Diğer peygamberlerin, sahabeyi kiram ile tabiinin ruhlarına, dini İslam’a ilimleriyle ve kılıçlarıyla hizmet eden alimlerle, şehitlerin ruhlarına hediyeye eyledik sen vasıl eyle Ya Rabbi!
Amin diyen cemaatimizin ahrete göç eylemiş geçmişlerinin ruhlarına, bu topluluğumuza sebep olanların bütün ölmüşlerinin ruhlarına, dünyada anacak kimsesi kalmamış Müslüman kardeşlerimizin ruhlarına hediyeye eyledik, sen ulaştır Ya Rabbi!
Ve hassaten bu hatimin yapılmasında emeği geçen ve katılan herkesin geçmişlerinin ruhuna hediyeye eyledik sen ulaştır Ya Rabbi! Günahları varsa, onları hasenata tebdil eyle Allah'ım!
Hatime katılan tüm kardeşlerimizin gönüllerindeki muratlarına hayırla birlikte kavuşmalarını, iki cihanda senin nurunla pür nur olmalarını nasip eyle Allah'ım! Varsa bütün sıkıntılarını sen gider Ya Rabbi!
Senin affına merhametine ve lütfüne daha çok ihtiyaç duyduğumuz şu zamanda bizleri sensiz bırakma Ya Rabbi! Sana yalvarıyoruz, kapına geldik bizleri boş çevirme Ya Rabbi!
Allahim sende biliyorsun ki senden başkasına rabb demedik, sadece sana kulluk ettik ve sadece senden yardım istedik, ve biliyoruz ki Allah'ım senin razı olmadığın işler yaptık, ama sen bizim Rabb'imizsin senden başkasına gidecek halimiz yok ki, ceza vermende sen bizim Rabb'imizsin, affetmende rabbimizsin, bizi bağışlarsan sen gafur ve rahimsin.
Sen affedicisin, affi seversin bizleri affeyle Ya Rabbi...
Ahirete göç eylemiş, kemikleri çürümüş bir fatihaya muhtaç olanların kabirlerini Kur’an’ın nuru ile aydınlat, makamlarını cennet eyle Allah’ım!
Kabirlerinde imanlarının ve Kur’an’ın nurunu onlara ortak eyle! Kabirlerini cennet bahçelerinden eyle. Cehennem çukuruna benzetme Ya Rabbi!
Beşer olarak, şaşarak işledikleri kusurları sebebiyle kabir azabı çekenler varsa, okunan Kur’an hürmetine sen onları kurtar Allah’ım! Sevgili Peygamber (asm)'in hürmetine onları affet Allah’ım! Kabe-i Muazzama, Ravza-i mutahhera ve diğer mukaddes yerler hürmetine sen onlara acı Allah’ım!
Dünyanın dört bir yanında zulme maruz kalmış bütün Müslüman kardeşlerimizin halleri sana arz ediyoruz Allah'm! Zulmedenleri ıslah eyle Ya Rabbi! Islah olmaları mümkün değilse, onları Kahhar isminle kahreyle Ya Rabbi!
Özellikle şuan dünyanın dört bir tarafında, biz burada rahat bir mekanda karnımız tok, başımızda çatı dua etmek bile nefsimize ağır gelirken ya onlar, ya onlar Allah'ım! Gecenin bir saatinde, soğukta, karnı aç ve bir köşede ölmeyi bekleyen Müslüman kardeşim “Ben burada bu haldeyken benden bir duasını bile esirgeyen Müslüman kardeşimden hesabimi soracak günü bekliyorum.” diyorsa, bunun hesabını nasıl veririz Allah'ım! Bizlere bu şuuru nasip eyle Allah'ım!
Son nefesimizde kelim-i şehadetle buyrun « Eşhedu el la ilahe illallah ve eşhedu anne Muhammeden abduhu ve rasuluh » diyerek bu dünyadan göç etmeyi, imanın ve İslamın doğru, temiz ve nurlu yolundan ayrılmadan göç etmeyi cümlemize nasip eyle Ya Rabbi!
Şerefimiz olan dinimizi, dünyamızı ahretimizi mamur eyle.
Gözümüzün, kulağımızın kalbimizin ve diger bütün azalarımızın şerlerinden bizleri koru.
Ey kalpleri tasarrufunda bulunduran Mevlamız, bizleri ve aile fertlerimizi sana itaatle hoşnutluğuna sebep olan işlerde ve doğru yolunda daim eyle!
Kabul olmayacak dua ile sana el kaldırmaktan, insanlığa ve İslamlığa faydalı olmayan bilgiden, bir Müslümana yakışmayan acizlikten, tembellikten, cimrilikten sana sığınıyoruz, bizleri de koru Ya Rabbi!
Amin diyen kullarını iki cihanda aziz eyle.
Cennetinle cemalinle bizleri müşerref eyle ve duamızı yüce dergahında kabul eyle Ya Rabbi!
Hulasa duaların özü; sevgili Peygamberimizin (asm) senden istediği hayırlı işlerin tamamını biz de Senden istiyoruz, bizlere de nasip eyle Ya Rabbi!
Sevgili Peygamberimizin (asm) sana sığındığı bütün şerlerden, fitne, fesat ve nifaktan bizde Sana sığınıyoruz, hepimizi koru Allah’ım!
Hatim duasına katılan katılmayan herkesin günahlarını geniş mağfiretinle affeyle Ya Rabbi!
Bizlere hiçbir zaman düşünemediğimiz kadar büyük ve geniş nimetler ihsan eyle Ya Rabbi!
Hiçbir gölgenin olmadığı o dehşetli hesap gününde, senin gölgenin altında bulunmayı nasip eyle Allah’ım.
Bu hatime katılan arkadaşlarla beraber Cenette de komşu olmayı nasip eyle Ya Rabbi
"Subhane Rabbike Rabbi’l-izzeti amma yesifun ve salamın ale’l-mirselin ve’l-hamdu lillahi Rabbi’l-alemin"
Bütün ölmüşlerimizin ve Sevgili Peygamberimizin (asm) ruhu için, Allah Teala’nın rızası için. El Fatiha.

28 Temmuz 2013 Pazar

Zekat, malın kiri midir?

Zekat, malın kiri midir? 

Bazen zekat yanlış anlatılmaktadır. Zenginin malını temize çıkardığı için onun kiridir ve temiz değildir gibi ifadeler, Kur'an'a ve İslam esaslarına aykırıdır. Zekat fakirin hakkıdır. Kur'an'da açıklanan kimselere ve yerlere verilir. 

Kur'an'da yine: "Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır."  (bk. Zâriyât, 19-24) buyurulmaktadır. 

İslam'da en temiz olan şey hak olan şeydir. Hakka kir demek ne kadar çirkin ve saçma bir sözdür. Zekat için eğer gerçekten fakir ise, en temiz ve en helal olan şeydir. Zekat vermeyen kimse fakirin hakkını yediğinden haram yemektedir. Böylece malına haram karıştırmıştır. Zengin zekatı verdiği zaman başkasının hakkını ayırmış olduğu için malını haramdan kurtarmış olacaktır. 

İşte bu açıdan malı temize çıkarılmış oluyor. Yoksa verdiği zekat onun malının kiri değildir. Hiçbir zengin, zekatın kendisinden haksız yere alınmakta olduğunu söyleme hakkına sahip değildir.

Kayınvalide ve kayınpedere zekat verilebilir mi?

Kayınvalide ve kayınpedere zekat verilebilir mi?
Kayınvalide ve kayınpeder, kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerden olmadığı için, fakir iseler kendilerine zekat verilebilir. 

Damat ve geline zekat verilebilir mi?

Damat ve geline zekat verilebilir mi?Fakir olan damada zekat verilebilir. Koca eşine bakmakla yükümlü olduğundan, kişinin gelinine zekat vermesi dolaylı olarak kendi oğluna zekat vermesi gibidir. Bu itibarla, geline zekat vermek uygun değildir.

Zekat verilen kişinin zengin olduğu ortaya çıkarsa ne yapmak gerekir?

Zekat verilen kişinin zengin olduğu ortaya çıkarsa ne yapmak gerekir?
Zekat mükellefi, kime zekat verdiğini araştırmalıdır. Araştırma sonucu zekat verilebilecek kişilerden olduğu kanaatine ulaştığı birisine zekât verir, daha sonra bu kimsenin zekat verilecek kişilerden olmadığı ortaya çıkarsa, zekâtı geçerli olur. Araştırma yapmaksızın zekât verir ve daha sonra bu kimsenin zekat verilebilecek kişilerden olduğu ortaya çıkarsa, zekatı geçerli olur; ancak böyle olmadığı anlaşılırsa, zekatı geçerli olmaz, yeniden vermesi gerekir. 

Üvey anne, üvey baba ve üvey çocuklara zekat verilebilir mi?

Üvey anne, üvey baba ve üvey çocuklara zekat verilebilir mi?
Babası ölmüş ise üvey anneye, buluğ çağına erişip evden ayrılmış ise üvey çocuklara ve üvey babaya, fakir olmaları halinde zekat verilebilir. Çünkü bunlarla zekatı veren kişi arsında usul ve füru ilişkisi olmadığı gibi, zekat veren şahıs bunlara bakmakla yükümlü de değildir. 

Zekat havale ya da eft yoluyla ödenebilir mi?

Zekat havale yoluyla ödenebilir mi?
Zekat, bizzat elden verilebileceği gibi, vekalet veya havale yoluyla da verilebilir. Burada önemli olan, zekatın zekat alacak kişiye ulaşmasıdır. 

Vergi vermek zekat yerine geçer mi?

Vergi zekat yerine geçer mi?

Vergi bir vatandaşlık görevidir; zekat ise dinî bir yükümlülüktür.Ayrıca zekat ile vergi, yaptırım kaynağı, temel gaye, oran , miktar ve harcanacağı yerler bakımından birbirinden farklıdır. Bu itibarla, devlete ödenen vergiler zekat yerine geçmez. Zekatın ayrıca verilmesi gerekir. 

Buluğ çağına ermemiş zengin çocuğun malından zekat gerekir mi?

Buluğ çağına erişmemiş zengin çocuğun malından zekat gerekir mi?Akıllı olmayan ve buluğ çağına erişmemiş olan kişiler, dinen mükellef olmadıklarından zekat ile sorumlu değildir. Ancak, zenginlerin malında fakirlerin bir hakkı olduğu için, zengin olan çocuk ve deliler kendileri mükellef olmasa da, veli veya vasilerince bunların mallarından zekat verilmelidir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de; "Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır." buyurulmaktadır (Zâriyât 51/19). 
Babası ile birlikte oturan kimse zekat ile mükellef midir?

Babası ile birlikte oturan kimsenin kendi şahsına ait ayrı malı bulunur ve zekat için gerekli şartları taşırsa bu kişi zekat vermekle yükümlü olur. Ancak babası ile mallarını ayırmamışlar da ortak kazanıp ortak harcıyorlarsa, bu takdirde ellerindeki birikim üzerinde tasarruf yetkisine sahip olan kişi, zekatla yükümlü olur. 

Asli ihtiyaçlar için biriktirilen para zekata tabi midir?

Temel ihtiyaçlar için biriktirilen para zekata tabi midir?Aslî ihtiyaçlar; ev, ev eşyası, giyecek, ulaşım ve yiyecek gibi hayatın güvenli ve sağlıklı bir şekilde devamı için gerekli olan şeylerdir. Bu ihtiyaçların karşılanması için, bunların mülkiyetine sahip olma zorunluluğu yoktur. Bu ihtiyaçları temin etmek için biriktirilen paralarla onları karşılamak üzere sözlü ya da yazılı herhangi bir taahhüde girilmişse o taktirde bu paralardan zekat vermek gerekmez. Çünkü sözlü yada yazılı taahhüde girildiğinde bu para, artık temel ihtiyaç için harcanmış demektir. Ancak böyle bir taahhüde bağlanmamış paranın, nisap miktarına ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde, zekatının verilmesi gerekir. 

Gayrimeşru yolla elde edilen kazançtan dolayı zekat gerekir mi?

Gayrimeşru yolla elde edilen kazançtan dolayı zekat gerekir mi?Gayrimeşru yolla elde edilen kazancın sahibi belli ise, bu kazancın sahibine iade edilmesi; belli değil ise, karşılığında sevap beklenmeksizin yoksullara veya hayır kurumlarına verilerek elden çıkarılması gerekir. Bu itibarla, gayrimeşru yolla elde edilen kazancın tamamı ya sahibine iade edilerek veya hayır yolda harcanarak elden çıkarılacağından, zekatının verilmesi söz konusu değildir.

Farklı ayarda altını bulunan kimse zekatını nasıl hesaplar?

Farklı ayarda altını bulunan kimse zekatını nasıl hesaplar?
Zekata tabi olma açısından altındaki ayar farkı önemli değildir. Çünkü hangi ayarda olursa olsun, sonuç itibariyle altın hükmündedir. Buna göre farklı ayarda da olsa bütün altın çeşitleri, tek başlarına veya diğer ayardaki altınlarla birlikte değerleri 80,18 gr. ağırlığında 22 ayar altının değerine ulaştığında, diğer şartları da taşıması halinde zekata tabidir. Bu durumda farklı ayarlardaki altınların zekatı, değerleri üzerinden hesaplanarak, % 2,5 oranında verilir. 

Ücretlilere zekat verilebilir mi?

Ücretlilere zekat verilebilir mi?
İslâm'da zekat ve fitrenin, kişilerin sınıf ve meslek gruplarına bakılmaksızın, kimlere verilip verilemeyeceği açıkça belirlenmiştir. Bu itibarla, belli bir geliri olduğu halde, bu geliriyle asgari temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve başka bir mal varlığı da bulunmayan kişilere zekat verilebilir.

Zekat ve fitre, hayır kurumlarına verilebilir mi?

Zekat ve fitre, hayır kurumlarına verilebilir mi?

Aldıkları zekat ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe Suresi'nin 60. ayetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendilerine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekat ve fitre verilmesinde dinen bir sakınca yoktur. 

Zekat kimlere verilir?, Zekat kimlere verilmez?

Zekat kimlere verilir?

Zekat ve fitrenin kimlere verilebileceği Kur'an-ı Kerim'de belirlenmiştir (Tevbe Sûresi, 60). Bunlar; fakirler, düşkünler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler, Allâh yolunda cihada koyulanlar, yolda kalmış olanlar, zekat toplamakla görevlendirilen memurlar ve müellefe-i kulûb adı verilen, kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen kimselerdir.

Zekat kimlere verilmez?
Zekat ve fitrenin, Tevbe Sûresi'nin 60. ayetinde sayılanlar dışında kalan kişi ve kuruluşlara verilmesi caiz değildir. Ayrıca zekat verilecek kişi, bu şartları taşısa bile; 

Ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına, oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına zekat verilmez.

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Hisse senetlerinin zekati var mıdır?

Hisse senetleri zekata tabî midir?
Borsada alınıp satılan hisse senetlerine yatırım yapan kişinin, sahip olduğu hisse senetlerinin değeri, nisap miktarına ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde 1/40 oranında zekatını vermesi gerekir.

Şirket ortakları nasıl zekat verirler?

Şirket ortakları nasıl zekat verirler?

Fiilî olarak bir şirketin ortağı olan kişi, şirketin büro, alet vb. duran varlıkları dışındaki dönen varlığından kendi hissesine düşen miktarın, nisaba ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde zekatını vermesi gerekir. 

Sanayi sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin; duran varlıklar (üretim aletleri, makine vb.) zekattan muaf; borçlar, malzeme, işçilik, üretim, pazarlama, yönetim, finansman vb. giderlerin maliyet hesapları yapılıp çıkarıldıktan sonra dönen varlıkları (yarı mamul ve üretilmiş mallar, hammaddeler, nakit para, çek vs.) ise net kâr ile birlikte % 2,5 oranında zekata tabidir. 

Emlakçılar, mülkiyetindeki dairelerin zekatını vermekle yükümlü müdür?

Emlakçılar, mülkiyetindeki dairelerin zekatını vermekle yükümlü müdür?

Emlakçilerin ticari amaçlı olarak alıp sattıkları daireler zekata tabidir. Buna göre, büro, ikamet gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp satmak için emlakçilerin ellerinde bulunan dairelerin, borçları çıktıktan sonra değeri nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir oranında zekatının verilmesi gerekir.

Ziynet eşyasına zekat verilir mi?

Ziynet eşyasına zekat verilir mi?
Altın ve gümüş dışındaki ziynet eşyaları zekata tabi değildir. 

Hanefîler dışındaki üç mezhebin de dahil bulunduğu çoğunluğun ictihadına göre zinet, kadının temel (aslî) ihtiyaçlarından sayılır ve zekata tâbi değildir; yani bunlardan zekat ödenmez.

Ancak Hanefi Mezhebi'ne göre kadınların zinet ve takıları da nisap miktarına ulaşırsa zekatları verilmesi gerekir.

Hayvanların zekatı yerine değeri verilebilir mi?

Hayvanların zekatı yerine değeri verilebilir mi?

Malın zekatı, kendi cinsinden verilebileceği gibi belli olan başka maddelerden de verilebilir. Buna göre, hayvanların zekatını vermek isteyen kimse, kendi cinsinden verebileceği gibi, değerleri üzerinden de verebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.

Ticaret mallarının zekatı nasıl verilir?

Ticaret mallarının zekatı nasıl verilir?

Kâr amacıyla alınıp satılan mallara “ticaret malları” denir. 80.18 gr. altın değerinde ticaret malına sahip olan kişinin, bu malın elde edilmesinin üzerinden bir yıl geçmesi halinde, kırkta bir (%2,5) oranında zekatını vermesi gerekir. 

Zayi olan ürünün öşrünün verilmesi gerekir mi?

Zayi olan ürünün öşrünün verilmesi gerekir mi?

Tarlada ürünü zayi olan çiftçinin, zekat ödemesi gerekmez. Ürünü hasat ettikten sonra kişinin üzerine öşür terettüp ettiğinden, bundan sonra ürünü zayi olsa da öşrünü vermesi gerekir. Nitekim Yüce Allah, "Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin." buyurmuştur (En'am 8/141). 

Ürün elde etmek için yapılan masraflar, öşür verilirken dikkate alınır mı?

Ürün elde etmek için yapılan masraflar, öşür verilirken dikkate alınır mı?

Günümüzde gübre, mazot, işçilik gibi masraflar da üretimin maliyetinde önemli bir yekûn oluşturmaktadır. Bu nedenle, tarımsal ürünlerin zekatında, elde edilen hasılattan (gayr-i safî), ürün için yapılan günümüz tarım şartlarının getirmiş olduğu ekstra masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürünün nisap miktarına ulaşması halinde, tabiî yollarla sulanan arazîde 1/10, kova, tulumba, su motoru vb. usullerle masraf veya emekle sulanan arazîde 1/20 oranında zekat verilmesi gerekir. 

Ortak olarak ekilen bir tarlanın ürününün zekatını vermekle kim yükümlüdür?

Ortak olarak ekilen bir tarlanın ürününün zekatını vermekle kim yükümlüdür?
Arazî mahsullerinin öşrünü, arazi sahibi değil, ürünün sahibi verir. Bu itibarla mal sahibi hiçbir karşılık beklemeden tarlasını ekilmek üzere başka birisine verirse, çıkan mahsulün zekatını eken şahıs öder. Arazi ekilmek üzere belli bir ücretle kiralanmışsa, zekatı (öşrü) kiracı tarafından ödenir. Eğer arazi, yarıcılık (müzâraa) usulü ile kiralanmışsa, mal sahibi ve mahsulü eken kişi, hisselerine düşen mahsulün zekâtlarını ayrı ayrı verirler. 

Arazî mahsulünden zekat verilmesi gerekir mi?

Arazî mahsulünden zekat verilmesi gerekir mi?

Odun, kamış (şeker kamışı hariç) ve ottan başka topraktan elde edilen her türlü ürünün, nisap miktarına ulaşması halinde (yaklaşık 650 kg.) zekatının verilmesi gerekir. Yüce Allâh; “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan infak edin...” (Bakara 2/267); “Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O'dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am 8/141) buyurmaktadır. Hz. Peygamber (asv) de, “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile sulananlarda ise yirmide bir vardır.” buyurmuştur (Buhârî, Zekât, 55). 

Hadiste de belirtildiği gibi, mahsulün zekatının verilmesinde toprağın işlenmesi ve su kullanımı esas olarak alınmaktadır. Buna göre toprak emek sarfedilmeden yağmur, nehir, dere, ırmak ve bunların kanallarıyla sulanıyorsa, çıkan mahsulün 1/10’i; kova, dolap gibi emekle veya suyun ücretle alınması, motorla sulama gibi masraf gerektiren bir yolla sulanıyorsa 1/20’i zekat olarak verilir.

Alacaklar zekata mahsup edilebilir mi?

Alacaklar zekata mahsup edilebilir mi?

Borçlu olan kişi, kendisine zekat verilebilecek kişilerden ise, alacaklar zekata mahsup edilebilir. 

Alacakların zekatı nasıl verilir?

Alacakların zekatı nasıl verilir?
Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekatlarının ödenmesi gerekir. Alacak tahsil edilmeden önce zekatı verilmemişse, tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekatlar da ödenmelidir. İnkar edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacakların her yıl zekatının verilmesi gerekmez. Şayet böyle bir alacak daha sonra ödenirse, alacıkla bu tarihten itibaren zekat mükellefi olur; geçmiş yıllar için zekat ödemez. 

Ticaret malının zekatı neye göre, nasıl hesaplanır?

Ticaret malının zekatı neye göre hesaplanır?
Zekat, ileride elde edilmesi muhtemel kârdan değil, mevcut sermayeden ödenmesi gereken mali bir ibadettir. Bu itibarla, ticaret malının zekatı verilirken, kârsız olarak zekatının verildiği tarihteki değeri esas alınmalıdır. 

Ticaret malının zekatı kendi cinsinden ödenebilir mi?

Ticaret malının zekatı kendi cinsinden ödenebilir mi?
Ticaret mallarının zekatı, malın değeri üzerinden hesaplanıp parayla verilebileceği gibi, malın kendi cinsinden de verilebilir. 

Taksitli olarak zekat verilebilir mi?

Taksitli olarak zekat verilebilir mi?
Asıl olan kişinin üzerine terettüp eden zekatı ödemesidir. Bu itibarla, zekat bir defada ödenebileceği gibi, taksitle de ödenebilir. 

Zekat vermenin belirli bir zamanı var mıdır?

Zekat vermenin belirli bir zamanı var mıdır?
Zekat vermenin belli bir zamanı olmayıp, farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir ayı veya Ramazanı beklemeye gerek yoktur. Ancak, zekat vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en kısa zamanda zekatlarını vermeleri uygun olur.

Zekat vaktinden önce verilebilir mi?

Oruç ve hac ibadetlerinde olduğu gibi zekat konusunda da kamerî ay hesabı uygulanır. Zekatın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir kamerî yılın geçmesi gerekir. Buna rağmen mal sahibi dilerse vakti gelmeden önce de zekatını verebilir. Geçmişte verilmemiş olan zekatlar hemen verilebileceği gibi, gelecekte verilecek olan zekatın da (çok) muhtaç olan yeri bulunması halinde şimdi verilmesi de câiz ve isabetlidir de.

Bir zengin vadeli alacağına dair bir senedi fakire zekat olarak verebilir mi?

Bir zengin vadeli alacağına dair bir senedi fakire zekat olarak verebilir mi?
Zekat gıda ve giyim eşyaları gibi aynî olarak, para, döviz, altın gibi nakdî olarak da verilebilir. Senet ise; bir hakkın, bir malın, ödünç bir paranın kime ait olduğunu belirten, iki veya daha fazla kişi arasında tanzim edilmiş bir belgedir. Dolayısıyla üzerinde yazılı miktardaki parayı temsil etmektedir. Bu nedenle, zekat mükellefi olan bir zengin, vadesinde ödeneceğini kesin olarak bildiği senedi, zekatına mahsuben fakire ciro edebilir. 

Araç-gereç ve malzemeye zekat düşer mi?

Sanat ve mesleğin icrası için gerekli olan araç-gereç, makine ve malzemeler, aslî ihtiyaçlardan olup bunların zekatının verilmesi gerekmez. Ancak, kendi mesleğinin icrası için değil de, ticaret için üretilen veya alınıp satılan araç-gereç, malzeme ve makinelerin zekatının verilmesi gerekir. 

Hâvaic-i asliye (asli ihtiyaçlar) nedir?

Havâic-i asliyye, temel ihtiyaçları karşılayan, bu yüzden de zekata tabi olmayan maddi varlıklar demektir. 

İslâm’da diğer bedenî ve malî yükümlülüklerde olduğu gibi, zekatta da mükellefin durumu göz önünde bulundurularak, ona makul ve taşınabilir bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu nedenle İslâm bilginleri, zekat ve sadaka-i fıtr ile yükümlü olmak için, kişinin temel ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olma şartını aramışlardır. Zira temel ihtiyaç miktarı ile refah ve zenginlik meydana gelmez. Temel ihtiyaç miktarı mal, kişinin yaşaması için zarurî olan miktardır. 

Allâh Teâlâ Kur’an’da “Neyi infak edeceklerini sana soruyorlar, de ki, fazlayı, artanı...” buyurmuştur (Bakara 2/219). Konuyla ilgili bir hadiste şöyle geçmektedir: "Hz. Peygamber (asv)’a bir adam gelerek bir dinarım var ne yapayım, dedi. Hz. Peygamber, kendine harca buyurdu. Bir dinarım daha var dedi, ailene harca buyurdu. Bir dinarım daha var dedi, çocuklarına harca, buyurdu. Adam bir dinarım daha var deyince, sen daha iyi bilirsin, buyurdu." (Ebû Dâvûd, Zekat, 45). 

Temel ihtiyaç maddeleri insanın hayat ve hürriyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, genel olarak, nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait alet ve makineler, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır. 

Esasen asli ihtiyaçlar, zaman, muhit ve durumun değişmesiyle değişir ve gelişir. Burada muteber olan, zekat mükellefinin temel ihtiyaçlarıdır. Kendi şahsi ihtiyaçları yanında kanunen bakmaya mecbur bulunduğu diğer şahısların ihtiyaçları da buna dahildir. 

Nisap ne demektir? Nisap Miktarı ne kadardır?

Nisap ne demektir? Miktarı ne kadardır?

Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisapa, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Böyle bir kişi, zekat veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de yükümlü olur. Fazla olan bu malın nâmi olması ve üstünden bir yıl geçmesi halinde zekatının verilmesi gerekir. 

Zenginliğin asgari sınırı olan "nisap" Hz. Peygamber (asv) tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı ; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisabın bu mallar üzerinden belirlenmesi, sosyal ve ekonomik şartların fazla değişmediği ileriki dönemlerde de aynen korunmuştur. 

Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır?

Zekat nedir?

Sözlükte artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hal ve övgü anlamlarına gelenzekât, dinî bir terim olarak, belirli bir malın bir kısmının Allâh rızası için muayyen kişilere verilmesi demektir. 

Malî ibadetlerden biri olan zekat, İslâm'ın beş temel esasından olup, hicretin ikinci yılında Medine’de farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin...” (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mücadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.” (Tevbe, 9/103) buyrulmaktadır. 

Zekat kimlere farzdır?

Bir kimsenin zekât vermekle mükellef olması için Müslüman, hür, akıllı, buluğ çağına erişmiş olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı, yani kazanç sağlayıcı nitelikte nisap miktarı mala sahip olması gerekir.

26 Temmuz 2013 Cuma

Kortizon Nedir? Niçin Kullanılır? Kortizonun Yan Etkileri Nelerdir?

Kortizon; böbrek üstü bezler tarafından üretilen yani vücudumuzda bulunan bir hormondur. Vücutta, yağ ve karbonhidrat metabolizmasının düzenlenmesini sağlamaktadır.
Gün boyunca insan vücudunun salgıladığı kortizon miktarı farklıdır. Örneğin; istirahat halindeki normal bir insanın salgılamış olduğu kortizon miktarı günlük 15-40 mg arasındadeğişmektedir. Ancak şişman insanlarda kortizon üretimi %50 daha fazladır.
Gün içerisindeki vücudun salgılamış olduğu kortizon miktarı vücut ısısı, kan basıncı, gece vegündüz olmasına bağlı olarak değişim göstermektedir. İnsan vücudu kortizonu en fazla sabah saatlerinde salgılar, sinir anında ise bu salgılama normalin on katına kadar çıkabilmektedir.
Doğumun üçüncü haftasında başlayıp ölene kadar devam eden kortizon üretimi vücut tarafından az miktarda salgılandığında veya hiç salgılanmadığında dışarıdan alınmaktadır.
Pek çok hastalığın tek tedavi çözümü olan kortizon miktarı doktor tarafından doğru bir şekilde belirlenmelidir.
Kortizon Kullanımında Yapılan Yanlışlar
-Daha düşük miktarda kortizonun yeteceği hastalıklarda yüksek dozda kortizon kullanımının önerilmesi,
-Kortizon kullanımı sırasında hasta doktor tarafından takipte olmalı, yerinde ve belirli miktarda kullanımı sağlanmalıdır.
Kortizon Tedavisinin Uygulandığı Hastalıklar
-Romatizmal hastalıklar
-Kan hastalıkları
-Sinir sistemi hastalıkları
-Kalp ve damar hastalıkları
-Bağ dokusu hastalıkları
-Alerjik hastalıklar
-Tümör tedavileri
-Karaciğer hastalıkları
-Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
-Hormonal hastalıklar
-Zehirlenmeler ve sıcak çarpmaları
-Göz hastalıkları
-Şoklar
Kortizon bazı hastalıklarda tek çözüm tedavi yöntemi olsa da fazla alındığında geri dönüşü olmayacak hastalıklara da sebep olabilmektedir.
Yan Etkileri
-Gelişme bozuklukları
-Vücudun bazı bölgelerinde normal dışı şişlikler ve gövdede yağlanma
-Adale zayıflığı
-Kan basıncında yükselme
-Kemik erimesi
-Psikolojik bozukluklar
-Ciltte kıllanma, çizgilenme
-Adet bozuklukları
-Şeker ve tansiyon yükselmesi
-Gözlerde katarak oluşumu
-Mide şikâyetleri

Meslek Hastalıkları ve Korunma Yolları

Meslek Hastalıkları ve Korunma


     Meslek hastalığının tanımı yapılmadan önce meslek kelimesini tanımlamamız gerekiyor.


    Meslek, sürekli olarak yapılması öngörülen, öğrenilmesi için belli bir eğitim ve/veya iş tecrübesi

gerektiren, insanın hayatını kazanmak için yaptığı, ona manevi doyum da sağlayan ve genel kabul

görmüş ahlak kuralları ile çelişmeyen bir faaliyettir.


     Sosyal sigortalar sağlık işlemleri tüzüğünde de meslek tanımı şu şekilde ifade edilmektedir: İş

kazasının meydana geldiği veya meslek hastalığının başladığı zaman, hizmet akdine göre yapmakta

olduğu iş "Sigortalının mesleği" sayılır. Kurum, bu mesleğin tespitinde sigortalının çalıştığı iş

yerinden alınacak belgeyi esas tutabileceği gibi, bu hususu kendi yetkili elemanları vasıtasıyla

inceletmeye ve buna göre karar vermeye yetkilidir.


      506 sayılı kanunun 11/B fıkrasında “Meslek hastalığı, sigortalının çalıştırıldığı işin

niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya

sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleri” olarak tanımlanmıştır. 5489 sayılı kanunda da

aynı tanım yinelenmektedir. Hastalığın meslek hastalığı olup olmadığı, ortaya çıkış zamanı ve ilgili

diğer özellikleri Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğünde belirtilmektedir.


      Meslek hastalığı kelime kökeninde de anlaşıldığı gibi işçinin yaptığı işten kaynaklanan bir

hastalıktır. Bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için hastalık ile işçinin yaptığı iş

arasında uygun bir illiyet bağının bulunması şarttır. Meslek hastalığı, işçinin yaptığı işten

kaynaklanan bir anlık değil tekrarlayan bir hastalıktır. Meslek hastalığının daha iyi anlaşılması için

şunları söyleyebiliriz:


a) 506 sayılı kanun gereği sigortalı bir işçi,


b) İşçinin yapmakla yükümlü olduğu iş,


c) İşçinin yaptığı işten kaynaklanan bir hastalığın ortaya çıkması,


d) Bu hastalığın tekrarlayan bir hastalık olması,


e) İşçinin sakat kalması veya ruhsal olarak kayba uğraması.


MESLEK HASTALIKLARININ SINIFLANDIRILMASI


Meslek hastalıkları Sosyal sigortalar sağlık işlemleri tüzüğünde 5 gruba ayrılmıştır. Bu meslek

hastalığı grupları şunlardır:


A. Kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları,


B. Mesleki cilt hastalıkları,


C. Pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları,


D. Mesleki bulaşıcı hastalıklar,


E. Fizik etkenlerle olan meslek hastalıkları


Meslek Hastalıkların aşağıdaki gruplarda toplamak mümkündür.


A-KİMYASAL MADDELERDEN MEYDANA GELEN HASTALIKLAR


a-Kurşun zehirlenmeleri, akü yapımı, kurşun oksit imalatı, kuruşun kaynağı, oksi-gaz ile

hurda kesimi işlerinde görülür.


b-Gaz zehirlenmeleri, karbon monoksit, klor, amonyak gibi ani etki yapan gazların neden

olduğu zehirlenmelerdir.


c-Diğer zehirlenmeler, krom kadmiyum ve nikel etkilenmeleri ve bu metallerle yapılan

kaplama işlerinden kaynaklanır,


d-Fosforlu bileşiklerin zehirlenmeleri, tarım işlerinde çalışanlarda görülen zehirlenmelerdir.


B-MESLEKİ DERİ HASTALIKLARI


Sanayileşmiş ülkelerde meslek hastalıklarının % 60 ı deri hastalıklarıdır.


Cilt dış etkenle sürekli temas halinde olduğundan, çeşitli kimyasal maddeler, ilaçlar, boyalar, deri

hastalıklarına neden olurlar.

-Galvano plastik işlerinde,


-Madeni eşya imalatında,


-Kömür damıtma işlerinde,


-Çimento, yapı malzemesi imalatında,


-Radyoaktif maddelerin kullanıldığı iş kollarında deri hastalıkları görülür.


C-SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI:


 İşyerlerinde çeşitli nedenlerle oluşan tozlar soluma yolu ile hastalıklara neden olurlar. Bunlar;


a-Akciğer dokusunda değişiklik yapanlar: Silis, kömür, asbest, talk,


b-Kana geçerek zehirlenme yapanlar: Kurşun, kadmiyum, krom, manganez,


c-Kanserojen etki gösterenler: Asbest. arsenik, kromatlar, nikel,


d-Radyoaktif etki yapanlar: Uranyum ve tuzları, toryum, radyum ve tuzları,


e-Alerji yapanlar: Pamuk, kendir, saman ve yün,


D-BULAŞICI MESLEKİ HASTALIKLAR:


Deri, Hayvancılık, kanalizasyon işlerinde çalışanlarda görülen şarbon, ruam, brusella gibi parazit ve bakterilerin neden olduğu hastalıklarıdır.


E-FİZİKİ ŞARTLARDAN MEYDANA GELEN HASTALIKLAR

a-İş yerinin ısı, ışık, havalandırma yönlerinden uygun olmaması,


b- Gürültü, havalı çekiç, testere, planya, kırma makinelerini kullananlarda, rahatsızlık, dikkatin dağılması, ilerleyen aşamalarda duyma kaybı meydana getirir.


F-IŞINLAR,


Son zamanlarda radyoaktif ortamlarda çalışmaların artmasından dolayı ışınlar 6. madde olarak yerini almıştır.


a-İyonlaştırıcılar, röntgen ışını gibi alanlarda, ciltte kanda, kemiklerde hastalıklara neden olurlar.


b-Enfraruj ışınları, cam sanayi, karpit imalatında, izabecilikte, görülen gözde katarakt meydana getiren ışınlardır.



MESLEK HASTALIKLARINDAN KORUNMA


İş ve üretim alanının özellikleri nedeni ile meslek hastalıklarını yapan şartları tamamen ortadan

kaldırmak mümkün olmayabilir. Bu nedenle meslek hastalıklarından korunmak bunların insan sağlığı

üzerindeki etkilerini en aza indirmek için korunma yöntemlerinin uygulanması gerekir. Bu korunma

yöntemleri:


a) Tıbbi korunma yöntemleri: İşe girişte ve çalışma esnasında düzenli aralıklarla yapılacak olan tıbbi muayene ve tedaviler, çalışanların yaptıkları işlerin tehlikeleri hakkında eğitilmeleri ve uyarılmaları,


b) İş yeri ve çevresinde meslek hastalıkları ile ilgili tedbirler alınması: İş yerinin

havalandırılması, zararsız kimyasallar kullanılması vb.


c) İşçiye ait korunma önlemlerinin alınması: Şahsi koruyucular kullanılması.

Kpss Çağdaş Türk Dünyası Çalışma Notları-Soruları

ÇAĞDAŞ TÜRK DÜNYASI


1. 19. yüzyılda aşağıdaki devletlerden hangisinin giderek güçlenmesi; İngiltere, Rusya ve

Fransa’yı birbirlerine yaklaştırmıştır?

A) Çin            B) Almanya         C) Japonya          D) İspanya


2. “Almanya’nın, denizlerdeki gücünün azaltılmasının sağlanması”, Paris Konferansı’na

katılan aşağıdaki devletlerden hangisinin konferanstan beklentisidir?

A) Fransa           B) İtalya            C) Japonya           D) İngiltere


3. Bulgaristan, I. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan aşağıdaki antlaşmalardan hangisi ile Batı Trakya’yı, Yunanistan’a bırakmak zorunda kalmıştır?

A) Sevr Antlaşması           B) Nöyyi Antlaşması

C) Versay Antlaşması         D) Triyanon Antlaşması


4. Çarlık Rusyası, aşağıdakilerden hangisinin sonucunda yıkılmıştır?

A) Bolşevik İhtilali                           B) Basmacı Hareketi

C) Barbarossa Harekâtı                     D) Saint Jean de Maurienne Antlaşması


5. Sovyetler Birliği’nde, Stalin yönetimi tarafından “Tarım Devrimi”ni gerçekleştirmek

amacıyla uygulanan ve “köylünün elinde bulunan küçük toprakların, makinelerle donatılmış

büyük çiftliklere dönüştürülmesi” şeklinde özetlenebilecek olan ekonomik model, aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Ablasyon          B) Kominform                  C) Entegrasyon        D) Kollektivizasyon


6. Almanya, I. Dünya Savaşı sonrasında aşağıdaki antlaşmalardan hangisini imzalayarak

yeniden uluslararası iş birliğine katılmıştır?

A) Zürih Antlaşması                   B) Rapallo Antlaşması

C) Locarno Antlaşması                 D) Saint Germain Antlaşması


7. Aşağıdakilerden hangisi, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin maddelerinden biri değildir?

A) Barış zamanında ticaret gemilerinin geçişi serbesttir.

B) Barış zamanında savaş gemileri, önceden izin almaksızın geçiş hakkına sahiptir.

C) Türkiye bir savaşa girerse savaş gemilerinin geçişi, Türkiye’nin iznine bağlıdır.

D) Türkiye’nin yer almadığı herhangi bir savaş durumunda, savaşan devletlerin savaş gemilerinin boğazlardan geçişi yasaktır.


8. 1886 - 1931 yılları arasında görev yapan ve 14 Nisan 1931’de de İspanya’dan ayrılmak zorunda

kalan son İspanya kralı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) II. Carlos            B) XII. Alfonso        C) XIII. Alfonso            D) Francisco Franco


9. 1931 yılında Mançurya’yı işgal eden devlet, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çin           B) İtalya               C) Almanya           D) Japonya


10. I- Mercan Deniz Savaşı          II- Midway Deniz Savaşı          III- Salamis Deniz Savaşı

Verilenlerden hangileri, II. Dünya Savaşı yıllarında Pasifik’te meydana gelen deniz savaşlarındandır?

A) Yalnız I          B) I ve II               C) II ve III            D) I, II ve III


11. Aşağıdaki devletlerden hangisi, II. Dünya Savaşı sonrasında bağımsızlığını elde etmiştir?

A) Hindistan          B) Arnavutluk            C) Yunanistan           D) Yugoslavya


12. II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya siyasetinde “Süper Güç” olarak öne çıkan devletler, aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?

A) ABD – SSCB            B) Çin – Japonya         C) İngiltere – Fransa         D) Almanya - İsrail - Çin


13. Aşağıdakilerden hangisi, II. Dünya Savaşı’nın Türkiye üzerindeki olumsuz etkilerinden

biri değildir?

A) Halka yeni vergilerin getirilmesi                        B) ABD’nin silah ambargosu uygulaması

C) Tarım ve sanayi üretiminin azalması             D) II. Beş yıllık Kalkınma Planı’nın uygulanamaması


14. II. Dünya Savaşı’nda Mihver Devletleri’nin yanında yer alan Uzak Doğu ülkesi, aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Çin            B) Vietnam             C) Malezya         D) Japonya


15. Aşağıdaki devletlerden hangisi SEATO (South East Asia Treaty Organization - Güneydoğu

Asya Antlaşması Örgütü) üyesi değildir?

A) Çin           B) Fransa            C) Pakistan        D) Yeni Zelanda


16. Dünyada “Soğuk Savaş Dönemi” olarak adlandırılan dönem, yaklaşık hangi yıllar arasında yaşanmıştır?

A) 1914 – 1918         B) 1939 – 1945                C) 1945 – 1961          D) 1969 - 1974


17. Dünya’nın 38. kuzey enlemi, 20. yüzyılda, aşağıdaki ülkelerden hangisini “Kuzey” ve “Güney”

olmak üzere ikiye bölmüştür?

A) Kore           B) Sudan             C) Kıbrıs            D) Vietnam


18. Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasında 28 Şubat 1953’te kurulan “Balkan Paktı”,

aşağıdaki devletlerden hangisinin tehdidine karşı kurulmuştur?

A) Çin           B) ABD                C) SSCB        D) Almanya


19. Türkiye Büyük Millet Meclisi, aşağıdaki tarihlerin hangisinde “Kuzey Atlantik Antlaşması ve

Protokolü”nü kabul etmiştir?

A) 12 Mart 1971         B) 25 Mayıs 1965           C) 18 Şubat 1962         D) 18 Şubat 1952


20. 1950 - 1960 yılları arasında Türkiye’de iktidarda kalan parti, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Millet Partisi                  B) Demokrat Parti

C) Demokratik Sol Parti       D) Cumhuriyet Halk Partisi


1. B

2. D

3. B

4. A

5. D

6. C

7. B

8. C

9. D

10. B

11. A

12. A

13. B

14. D

15. A

16. C

17. A

18. C

19. D

20. B




1. 20. yüzyılın ortalarında, devletlerin; dünya düzeninin korunması için sorumlulukların paylaşımı, uluslararası sorunların silahla değil müzakereler yoluyla çözümü gibi belirli pratik ilkelere dayalı doktrini hazırlayan ABD başkanı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Harry S. Truman                       B) George Walker Bush

C) Ronald Wilson Reagan            D) Richard Milhous Nixon


2. Aşağıdakilerden hangisi “Yumuşama Dönemi” çatışmalarından biri değildir?

A) Küba Buhranı         B) Kore Savaşı         C) Vietnam Savaşı       D) Keşmir Meselesi


3. Afganistan, 19. yüzyılda, aşağıda birlikte verilen devletlerden hangilerinin yayılmacı politikalarının

hedefi hâline gelmiştir?

A) Çin – Hindistan        B) Fransa – İtalya        C) ABD – Japonya         D) SSCB - İngiltere


4. Aşağıdaki siyasi partilerden hangisinin kuruluş amacı, “sosyalist bir sistemle yönetilen birleşik, laik bir Arap toplumu kurmak”tır?

A) Baas Partisi         B) Balad Partisi         C) Demokrat Nesil Partisi         D) İhvân-ı Müslimin Partisi


5. “Fır Hattı” kavramı ile belirtilmek istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Uluslararası kıta sahanlığı

B) İki ülke arasındaki sınır taşları

C) Ulusal ve uluslararası uçuş bilgi sahası

D) Gemilerin herhangi bir ülkenin kara sularında izlediği geçiş güzergâhı


6. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde “Cumhuriyet Senatosu”, aşağıdaki anayasalardan hangisi ile

oluşturulmuştur?         A) 1921         B) 1924          C) 1961          D) 1982


7. 1950 seçimlerini kazanarak iktidara gelen Demokrat Parti, aşağıdaki olaylardan hangisi ile bu

görevden uzaklaştırılmıştır?

A) 1980 İhtilali         B) 1960 İhtilali      C) Menemen Olayı      D) 12 Mart Muhtırası


8. 1961 yılında Türkiye’den ilk işçi göçleri, aşağıdaki Avrupa ülkelerinden hangisine yapılmıştır?

A) Norveç         B) İspanya            C) Almanya          D) Finlandiya


9. Eylül 1961’de “Bağlantısızlık Hareketi”nin Belgrad’da düzenlediği ilk teşkilatlı toplantısına

katılan ve bu harekete de üye olan Avrupa ülkesi, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Almanya        B) Romanya            C) Çekoslovakya       D) Yugoslavya


10. İran devrimini yapan dinî lider, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hafız Esed           B) Enver Sedat         C) Ayetullah Humeyni         D) Muhammed Rıza Pehlevi


11. Dağlık Karabağ toprakları, aşağıdaki ülkelerden hangileri arasında sorun olmaya devam etmektedir?

A) İran – Irak           B) Irak – Kuveyt         C) Türkiye – Yunanistan        D) Azerbaycan - Ermenistan


12. I- Açıkta gıda satışının yasaklanması

II- Pazarcılara, halkla ilişkiler konularında dersler verilmesi

III- Genetik yapıyı değiştiren tarım ilaçlarının kullanımının kısıtlanması

IV- Evlilik yaşının cinsiyet farkı gözetilmeksizin 18 olarak belirlenmesi

Yukarıdaki uygulamalardan hangileri, “Türkiye’nin Avrupa Birliğine (AB) aday ülke olmasının

günlük hayatımıza yansımaları”na örnek olarak gösterilebilir?

A) Yalnız I              B) I ve II              C) I, II ve III              D) I, II, III ve IV


13. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasıyla 28 Nisan 1991 tarihinde bağımsızlığını elde eden ülke, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Letonya         B) Gürcistan       C) Ukrayna           D) Tacikistan


14. 20. yüzyılın sonlarına doğru Türkiye’nin, komşuları Suriye ve Irak’la protokol ve projelerle

çözmeye çalıştığı sorunu, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Su sorunu                 B) Vize sorunu                   C) Mülteci sorunu

D) Türkiye’nin Akdeniz’deki kıta   sahanlığı sorunu


15. Aşağıdakilerden hangisi, 12 Eylül 1980 askerî müdahalesi sonrasında siyaset yapması yasaklanan siyasetçilerimizden biri değildir?

A) Turgut Özal           B) Bülent Ecevit         C) Alparslan Türkeş           D) Necmettin Erbakan


16. Varşova Paktı, etkinliğini ve önemini aşağıdakilerden hangisinin sonucunda kaybetmiştir?

A) NATO’nun kurulması                   B) Doğu Bloku’nun dağılması

C) Mihael Gorbaçov’un ölümü           D) II. Dünya Savaşı’nın çıkması


17. “1997 yılında çekilen “............” filmi, 11 Akademi (Oscar) Ödülü kazanmıştır.”

Verilen cümlede boş bırakılan yere yazılması gereken film ismi, aşağıdakilerden hangisidir?

A) “Yol”               B) “Boksör”          C) “Titanik”          D) “Merkez İstasyonu”


18. 1993 yılında Birleşmiş Milletler (BM), Bosna Savaşı’ndan kaçan sivil insanların sığınması

için Bosna - Hersek’te altı yerleşim birimini “güvenli bölge” ilan etmiştir.

Aşağıdakilerden hangisi bu güvenli bölgelerden biri değildir?

A) Zepa            B) Bihac                C) Tuzla             D) Mostar


19. Aşağıda, bazı uluslararası teşkilatlar, İngilizce kısaltmaları ile eşleştirilmiştir. Bu eşleştirmelerden

hangisi doğrudur?

A) Dünya Sağlık Örgütü = WHO                 B) Gıda ve Tarım Örgütü = ILO

C) Uluslararası Çalışma Örgütü= FAO        D) Dünya Doğayı Koruma Vakfı = UNESCO


20. Aşağıdakilerden hangisi “Küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslar arası tek çerçeve”dir?

A) Peel Raporu                B) Dawes Planı

C) Kyoto Protokolü        D) Dayanışma Hareketi


1. D

2. B

3. D

4. A

5. C

6. C

7. B

8. C

9. D

10. C

11. D

12. D

13. B

14. A

15. A

16. B

17. C

18. D

19. A

20. C

Göz Kuruluğu - Kuru Göz Sendromu

GÖZ KURULUĞU (KURU GÖZ SENDROMU)


Gözyaşlarımız gözleri sürekli korur ve böylece gözde kuruluk hissini ve bulanık görmeyi engeller. Göz hareketlerinin rahat bir şekilde gerçekleştirilebilmesi ve gözün sağlıklı kalabilmesi için büyük bir öneme sahip olan gözyaşının miktarı ve kalitesi bazı durumlarda azalır. Bunun sonucunda ise göz kuruluğu, diğer bir deyişle "kuru göz sendromu" ortaya çıkar.


Göz kuruluğu gözlerin yeterince gözyaşı üretmemesi olarak özetlenebilir.


Göz kuruluğu, gözlerin yeterli kayganlığa ulaşması için gerekli olan gözyaşının normal düzeyinden az salgılanması sonucu meydana gelir. Göz kuruluğu ayrıca, işlevsiz gözyaşı sendromu, lakrimal keratokonjonktivit ve evaporatif gözyaşı eksikliği olarak da bilinmektedir.


Göz kuruluğu her yaştaki bireylerde görülebilmektedir. Ancak genellikle 65 yaşından büyük kişilerde daha sık rastlanmaktadır.


Göz kuruluğu bilgisayar kullanmayı, uzun süre okumayı ya da uçak gibi havanın kuru olduğu ortamlarda durmayı zorlaştırır.


Gözyaşının Önemi

     Sağlıklı gözler sürekli olarak, göz kırpmaları arasında sağlam kalmak üzere tasarlanmış, kalıcı bir tabaka olan bir zar ile kaplıdır. Sağlam bir gözyaşı tabakası gözünüzün şeffaf ön yüzeyi olan korneanın sinirlerinin tahriş olmasını engeller ve gözün net, rahat görüşünü korumasına imkan verir.


     Gözyaşı; toz, duman, rüzgâr gibi çeşitli etkenler nedeniyle kirlenen göz yüzeyini temizler ve kornea yüzeyinin tahriş olmasını engeller. Gözün kırpılması sonucunda gözyaşı, göz yüzeyinin tamamına yayılır ve bu yüzeyi nemlendirir, varsa toz, is gibi etkenlerden arındırır.


    Gözyaşı zarı gözlerinizi korur ve yağlar. Gözyaşı su, yağlı yağlar, proteinler, elektrolitler, bakterilerle savaşan maddeler ve çeşitli hücre süreçlerini düzenleyen büyüme etkenlerinden oluşan karmaşık bir karışımdır.Bu maddelerden bazılarının fazlalığı ya da eksikliği gözyaşı kalitesini azaltabilir.


    Gözyaşı bezlerinizden gelen sıvıların üretiminde azalma gözyaşı zarının sağlamlığını bozarak, hızla parçalanmasına ve korneanın üzerinde, tahrişe ve görüş azalmasına neden olan kuru noktaların oluşmasına yol açar. Gözyaşı zarını meydana gelen maddelerdeki bir dengesizlik de gözlerinizin kurumasına neden olabilir.

   Gözyaşı basitçe iki türlüdür: sürekli gözyaşı, tepki gözyaşı. Sürekli gözyaşı, göz yüzeyinin her zaman nemli kalmasını sağlayan ve az miktarda üretilen gözyaşıdır. Sürekli gözyaşı miktarı ve kalitesinde azalma meydana geldiğinde, göz yüzeyi yeterli seviyede beslenemeyeceğinden dolayı tahriş olmaya başlar ve enfeksiyon riskini doğurur.Tepki gözyaşı ise ağlama ya da alerji, göze toz kaçması gibi durumlarda gözün tepkisi sonucunda ortaya çıkan gözyaşıdır.


    Her iki gözyaşı da göz kapakları ile göz yüzeyi arasındaki sürtünmeyi azaltıcı bir göreve sahiptir.


    Gözyaşı eksikliğinde ise bu yüzey nemsiz kalacağı için yanma, batma ve kızarma gibi sonuçlar ortaya çıkar ve yüzey tahriş olmaya başlar.


     Gözyaşı da diğer sıvılar gibi buharlaşır. Buharlaşmayı azaltmak için alınacak tedbirler ile gözün daha uzun süre nemli kalması sağlanabilir. Örneğin, kışın bulunduğunuz ortamda ısıtıcılar havayı kurutucu etki yaratırlar, radyatörün üzerine koyacağınız bir miktar su havanın nemli kalmasına katkıda bulunabilir. İyi ısıtılmış evlerde veya sürekli kilmalı ortamlarda yaşayanlarda kuru göz şikayetleri daha sıklıkla görülür.



BELİRTİLERİ

Genellikle her iki göz de etkilenir. Gözleriniz kuruyorsa, şu belirtiler görülür:


Gözde yanma ve batma hissi

Göz yüzeyinin kaşınması,

Görmede bulanıklık, görmede azalma

Kızarıklık,

Gözün ağrıması ve karıncalanması

Uzun süre boyunca bir şey okuduktan sonra göz yorgunluğu

Gözde yabancı cisim hissi,

Aşırı sulanma,


Sürekli göz kuruluğu ise gözde iltihaplanma ve korneanın çizilmesi gibi daha ciddi sorunlara yol açabilir.


Bu belirtiler kişiden kişiye, nedenine ve yaşa bağlı olarak değişebilir.


NEDENLERİ

1- Teknoloji: Gözleri kırpmadan uzun süre telefon, tablet, dizüstü bilgisayar gibi parlak ekranlara odaklanmak, televizyon izlemek ve kitap okumak göz kuruluğuna neden olur.


2-Gözü Az Kırpmak: Özellikle bilgisayar başında çalışanlar, göz kuruluğundan sık sık şikayet ederler. Bunun nedeni bilgisayar ekranına dikkati vermişken, gözü daha az aralıklarla kırpıyor olmaktır. Bilgisayar ya da bu tip bir ekran başında çalışanlar, ekranı tam karşılarına aldıklarında, gözler tümüyle açıktır. Gözler bu şekilde tümüyle açık olarak uzun süre kırpılmadığında, hem gözün nemlenmesi gereken alanı fazlalaşır hem de gözyaşı daha çabuk buharlaşır.


3- Yaş: Yaşlandıkça gözde kuruluk başlaması normaldir. Çünkü vücut kendiliğinden gözyaşı üretimini azaltır. Gözyaşı üretimi de genellikle yaş ilerledikçe kurur. Yeterince gözyaşı üretmediğiniz zaman, gözleriniz kolayca tahriş olur. Bu rahatsızlığın tıbbi adı keratokonjunktivit sikka’dır.


4- Hormonal Değişiklikler : Hormonal değişikliklere vücudun adapte olması sürecinde vücutta pek çok değişiklik gözlemlenebilir. Vücuttaki hormonal değişikliklerden dolayı, menopoz sonrası kadınlarda gözyaşı üretimi azalır ve göz kuruluğu sık görülür. Hormon seviyelerindeki oynamalardan en çok etkilenen hamile kadınlar da, göz kuruluğundan şikayet edebilir.


5- Gözyaşının Az Üretilmesi: Gözyaşının daha az üretilmesi, yaşlanmaya, hormonal değişikliklere, A vitamini eksikliği ya da şeker hastalığına bağlı olabilir. Göz kapaklarınız gözlerinizin yüzeyinin her yanında, kesintisiz, ince bir zar halinde gözyaşları yayar. Gözyaşı zarının üç temel tabakası vardır: Yağ, su ve mukoza. Bu tabakaların herhangi birinde sorun olması göz kuruluğu semptomlarına yol açabilir.


Yağ: Göz kapaklarının uçlarında yer alan küçük bezlerce (meibomian bezleri) üretilen dış tabaka lipidler adı verilen yağlı yağlar içerir. Bunlar gözyaşı yüzeyini yumuşatır ve ortadaki sulu tabakanın buharlaşmasını yavaşlatır. Yağ tabakasında anomali olduğu zaman, su tabakası çok yüksek bir hızda buharlaşır. Göz kuruluğu semptomları meibomian bezleri tıkalı olan kişilerde yaygındır. Meibomian işlevsizliği göz kapaklarının kenarları boyunca iltihaplanma (blefarit), rozasea ve başka cilt bozuklukları olan insanlarda daha yaygındır.

 Su:Gözyaşlarının yaklaşık olarak yüzde 90’ını oluşturan orta tabaka büyük ölçüde su, az oranda tuzdur. Gözyaşı bezlerince (lakrimal bezler) üretilen bu tabaka gözlerinizi arındırır ve yabancı taneciklerle tahriş edicileri yıkar. Sığ bir su tabakası sizi zarın sağlam olmadığından ötürü yırtılmasına daha yatkın hale getirebilir. Eğer gözünüz sadece az miktarlarda su üretiyorsa, yağ ve mukoza tabakaları göz kuruluğu olanların aşina olduğu ipli maddenin boşalmasına yol açabilir.

 Mukoza:Mukozanın iç tabakası göz yaşlarının, gözünüzün yüzeyi üzerinde eşit biçimde yayılmasına imkan verir. Kuru noktalar, mukoza tabakasını yer yer kaybeden korneanın herhangi bir bölgesinde kolayca oluşabilir.

6- Kontakt Lens Kullanımı : Uzun yıllar kontakt lens kullanan kişilerde kornea duyarsızlığına bağlı olarak göz kuruluğu görülür. Lensler genellikle standart ölçülerde satılır ancak gözün ölçülerine uygun çapta lens kullanılmıyorsa bu, gözün daha az oksijen alacağı ve gözde kuruluğa neden olacağı anlamını taşır.


7- İlaçlar: Yaygın olarak kullanılan pek çok ilaç göz kuruluğuna neden olabilir. Antidepresanlar, ağrı kesiciler, böbrek ve tansiyon ilaçları, alerji hapları, burun açıcı, doğum kontrol ve uyku ilaçları göz kuruluğu yapabilecek ilaçlar sınıfındadır.


8- Bağışıklık Sistemi Bozuklukları: Lupus ya da romatizmal artrit gibi bazı bağışıklık hastalıkları göz kuruluğu nedenleri arasındadır. Genel olarak Lupus ya da romatizmal artrit gibi bazı bağışıklık hastalıklarının tek belirtisi göz kuruluğu değildir ama diğer belirtilere eşlik ettiği görülebilir.


9- Çevresel Faktörler: Sert rüzgar, klima ya da havadaki polenlerin artması, sigara içmek, sigara içilen ortamlarda bulunmak ya da güneşte kalmak gibi durumlar göz kuruluğuna neden olur.


10- Göz Kapağı Fonksiyon Bozukluğu: Göz kapağındaki işlev bozukluğu, yani bir ameliyat sonrası ya da herhangi bir nedenle gözde şişkinlik meydana geldiyse, göz kapağının görevini tam olarak yerine getirememesi göz kuruluğuna yol açar.


11- Ameliyat Sonrası: Göz ameliyatlardan sonra belli bir süre göz kuruluğu görülebilir. Bu kuruluklar genellikle geçicidir ve yaklaşık 6 ay içerisinde göz tekrar normale döner. Ameliyat sonrası kontrolleri aksatmamak ve şikayetlerinizde bir artış varsa doktora bildirmeyi ihmal etmemek önemlidir.



TANISI


     Göz doktoru, genellikle muayene ile bu hastalığın tanısını koyabilir. Ancak bazen, gözyaşı miktarını ölçen testler gerekli olabilir. Schirmer gözyaşı testi, boyama ya da Slit (kesikli) lamba muayenesi gibi çeşitli araçlarla gözyaşı miktarı ölçülmeli ve doğru teşhis konulmalıdır. Schirmer testi, belli koşullar altında, göz yaşı miktarını ölçmek için kullanılan, alt göz kapağına özel bir kağıt yerleştirilerek yapılan bir testtir. Bir başka yöntem de, bir damla ile (fluorescein veya rose bengal) göz yüzeyindeki kuruluğun paternini tespit etmektir.


TEDAVİSİ:


     Göz kuruluğunda  erken teşhis ve tedavi önemlidir. Gözde, yukarıda sayılan belirtiler gözlemleniyorsa en kısa sürede bir göz doktoruna görünmekte fayda vardır. Hüzünlü bir film veya bir düğün gözyaşlarınızın akmasına neden olabilir. Ancak gözyaşları sadece bu gibi olaylarda belirmez.


    Kuru göz tedavisinde amaç, ‘kötü günlerin’ sayısını, azaltmak ve kötü günlerdeki semptomların mümkün olduğunca azaltmak için göz yüzeyinin nemli kalmasını sağlamaktır. Bunun içinse göz kuruluğuna neden olan faktörlerin ortadan kaldırılması gereklidir.


      İltihap önleyici ilaçların kullanılması, gözyaşının gözden boşaltılmasını sağlayan kanallara cihaz takılması ve bu kanalları tamamen kapatmak üzere ameliyat yapılması göz kuruluğu tedavisinin standart uygulamalarıdır. Tedavinin başlangıcında suni gözyaşı, jel ya da merhem kullanımı tavsiye edilebilmektedir. Ancak jeller görme bulanıklığına neden olabileceği için mümkün olan en az oranda kullanılmalıdır.


     Gerçek gözyaşına benzeyen, gözün nemli kalmasını sağlayan suni gözyaşı damlaları tedavide oldukça etkilidir.Suni gözyaşı damlaları eczanelerden temin edilebilir. Eğer koruyucu maddelere karşı alerjiniz varsa, bu maddeleri içermeyen suni gözyaşı damlalarını tercih etmeniz uygun olacaktır. Bu damlaları ihtiyacınız olduğu oranda kullanabilirsiniz, günde birkaç kez kullanabileceğiniz gibi saatte birkaç kez de kullanmanızda bir sakınca yoktur.


     Kendi gözyaşınızı kullanma metodu, gözleri nemli tutmak için kullanılabilen bir diğer tedavi seçeneğidir. Gözyaşı, küçük bir kanal ile burnumuza akar (Bu nedenle ağladığımız zaman burnumuz da akar ). Göz hastalıkları uzmanı bu kanalı bir tıkaç ile geçici veya kalıcı olarak kapatabilir. Böylece gözyaşı buruna ve genze akamadığı için göz yüzeyinde daha uzun süre kalabilir, bu da gözün daha uzun süre nemli kalmasını sağlar.


    Göz kuruluğunun yaşlanmaya bağlı olduğunu düşünüyorsanız, doktorunuz size göz kuruluğunu     giderecek ve rahatlama sağlayacak bir damla önerebilir.


    Kullandığınız ilaçtan kaynaklanan göz kuruluğu sizi rahatsız etmeye başladığında, doktorunuzdan alternatif bir ilaç önermesini isteyebilirsiniz.


      Lupus ya da romatizmal artrit gibi bazı bağışıklık hastalıklarında yaşanan göz kuruluğunu önlemek için yapay gözyaşı ilaçları kullanılarak gözlerde rahatlama sağlanabilir.


   Eğer göz kuruluğu kronik bir hâl almışsa, yapay gözyaşları ya da cerrahî müdahale gerekli olabilir.


KORUNMA  

Göz kuruluğundan korunmak için şunlara dikkat etmeliyiz:

1- Gözlerinizin ve göz kapaklarınızın temizliğine özen göstermeli. Kirli ortamlardan veya kirli ellerle gözünüzü ovuşturmak gibi kötü alışkanlıklardan kaçınmalı.


2-Uzun süre bilgisayar kullanan bir kuru göz hastasının bu süreyi en aza indirmesi gereklidir. Bilgisayar başında otururken göz kırpmayı unutmamalı ve ekran önünde doğru oturma pozisyonlarına uymaya çalışmalı.

3- Olabildiğince gözü kurutan ortamlardan kaçınmak gerekir. Eğer kuru ortamlarda çalışıyorsanız ya da gözlerinizi kurutan kuru havadan kaçamıyorsanız, nemlendirici cihazlarla havayı nemlendirmeyi denemeli.


 4- Doğrudan ateş önünde oturmamalı ya da klimalı ortamlarda uzun süre durmamalı.


5- Dengeli beslenmeye gayret etmeli. Beslenmeye keten ve omega-3 yağlarını eklemeye çalışmalı.


6- Ayrıca lensleri önerilenden daha uzun süre gözünüzde tutmamalı ve gözünüze mutlaka hava aldırmalısınız.


7- Mümkünse göz kapaklarının biraz kapanacağı şekilde bu ekranlara üstten bakmak ve sık sık göz kırpmayı hatırlamak, göz kuruluklarını ve buna bağlı şikayetleri engelleyebilir. Olabildiğince sık aralıklarla mola verip gözleri dinlendirmek de önemlidir.

Dezavantajlı Çocuklar Kimlerdir? Risk Altındaki Çocuklar Kimlerdir?

                Dezavantajlı Çocuklar:
 1. Çalışan Çocuklar
 2. Suça itilen Çocuklar
 3. Sokak Çocukları
 4. Şiddet Gören Çocuklar
 5. İstismara maruz kalan çocuklar
Risk Altındaki Çocuklar;
Belirtiler
* Okuldan kaçan
* Alkol, madde kullanan
* Suç işleyen Çocuklar
* Şiddet eğilimi gösteren
* Sokakta çalışan
* Evden kaçan
* Kendine zara veren
* Erken cinsel ilişkide bulunan

23 Temmuz 2013 Salı

1. Sınıf Matematik Deste Düzine Kavramı Görselleri

1. Sınıf matematik Deste Düzine Kavramı Görsellerini sizler için yayınladık. Ders işlenişi esnasında, oluşturacağınız materyallerde bu görselleri kullanabilirsiniz. Faydalı olmasını umarız...










1. Sınıf İkişerli İleri Geri Saymalar Görsel Çalışması

1. sınıf matematik dersinde kullanabileceğiniz, ikişerli ileri geri ritmik sayma etkinliklerini görsel olarak sitemize ekledik, umarım yapacağınız çalışmalarda faydalı olur. İyi çalışmalar...








Peygamberimiz Hz. Muhammed'in Hayatıyla İlgili Bulmaca Çalışması

Peygamberimiz Hz. Muhammed'in Hayatıyla İlgili Bulmaca Çalışması'nı Sınavvar.Net ailesi olarak sizlerle paylaşmak istedik. Faydalı olmasını umarız...
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1.Peygamberimizin doğduğu şehir

2.Peygamberimizin süt annesinin ismi

3.Müslümanların kıblesi, hac zamanı tavaf edilen bina

4.Peygamberimizin ikinci eşi

 5.Peygamberimizin kabrinin bulunduğu şehir
6.Peygamberimizin ilk  eşi, ilk Müslüman kadın
7.Medineli Müslümanlarla Mekkeli müşriklerin Hicri 625 yılında yapmış oldukları savaş
8.Peygamber Efendimizin Peygamberlik yaşı

9. Medineli Müslümanlarla Mekkeli müşriklerin Hicri 624 yılında yapmış oldukları savaş 
SAĞDAN SOLA: 
1.Mekkelilerin Peygamberimize takmış oldukları lakap
2.Peygamberimizin babasının ismi  
3.Peygamberimizin annesinin ismi
4.İlk Müslüman erkek 
5.Peygamber Efendimize ilk inen ayet

1. Sınıf Matematik 4'erli İleri Geri Ritmik Sayma

1. sınıf matematik dersinde kullanabileceğiniz, dörderli ileri geri ritmik sayma etkinliklerini görsel olarak sitemize ekledik, umarım yapacağınız çalışmalarda faydalı olur. iyi çalışmalar...